Ölüm, yaşlılık, hastalık eserlerde genelde birbirleriyle örüşük hâlde işlenen meseleler. İnsanların yaşlandıkça daha çok hastalanması, daha çok bakıma muhtaç olmaları ve her geçen gün ölüme düzenli aralıklarla yaklaşmanın deyim yerindeyse bir eşikten atlayacak olmanın verdiği kaygı sık sık işleniyor eserlerde. Öykülerde de karşımıza çıkan bu temalar birçok metaforla ifade edilegeldi hep. Eşik, kapı gibi. Şimdi ise “çizgi” ile temsil edilen bir öykü kitabından bahsedeceğim: Çizgide Bir Kukla.

Mart ayında Everest Yayınları’ndan çıkan Vildan Külahlı Tanış’ın Çizgide Bir Kukla adlı bu öykü kitabı, çizgi ve kukla metaforlarını merkezine alan bir eser. Toplam 12 öyküden oluşan kitap adını içindeki “Uzun Düz Çizgiler” adlı öyküden alıyor:

“Yatağın başucunda duran, babamın organlarının yerine geçmiş makineye bakıyorum. Kısa. Kesik. Çizgiler. Uzun. Kesin. Çizgiler. Pencereden dışarı çeviriyorum bakışlarımı. Düşündüklerim camı aşıp dışarı çıkamıyor. Çarpa çarpa gelip buluyor beni. Annem, makine ve babam üçgeninde gidip geliyorum. Çizgide bir kukla gibi, ekranın ritmiyle nefes alan, nefesi daralan annemde kalıyor gözlerim.” (s. 33)

Bir insanın yaşamla ölüm arasındaki ayrımını zikzak çizen bir grafikten anlamak ve düz uzun bir çizgiye dönmeden hemen önceki ruh hâli seziliyor metinden. Ayrıca ölmekle yaşamak arasında olan ama henüz ölmemiş bir insan için çevresindeki insanların yapabileceği pek az şey vardır. Bu da ölümü bekleyen insanla birlikte yakınlarını da kukla konumuna sürüklüyor aynı zamanda.

Kitaptaki hemen hemen her öyküde, eşi ya da kendisi hastalanmış, ölmüş kadınlar ve erkekler var. Elbette bir de geride kalanlar ya da bakım üstlenmek mecburiyetinde olanlar… Hayata dair tüm bu haller sanki ince bir çizgi ve bunun ötesine geçenlerle geride kalanlardan oluşuyor gibi anlatıyor yazar. Eserin açılış öyküsü “Şemsiyeli Kadın”da örneğin, kocasını bir anda kaybetmiş bir kadın karakteri ve onun bu durumla baş etme mücadelesini okuyoruz.

“Çatıdaki Delik” öyküsünde kocasını kaybetmiş, iki kızı ile çaresiz kalmış bir kadın var yine. “Alo Buyrun Yalnızlar Geçidi”nde ise yalnız bir erkek okuduğumuz. Bütün bu öykülerdeki karakterler, belli bir yaşın üzerindeler. Hayatta aradığını tam olarak bulamamış ya da bulduğunu erken kaybetmiş olmaları temel ortak yanları. Biten evlilikler, kendi kendini tüketmiş ilişkiler de yine çizginin öte tarafına geçmeyi temsil ediyor. “Maydanoz” adlı öyküde, “Ne ara bu hale geldik, ne zaman birbirini tanıyamayan iki insana dönüştük biz? Sanırım yedi yıllık evliliğimizde her akşam yediği maydanozlu salataya, bir akşam maydanozun yakışmadığını söylemesi bunun başlangıcıydı.” (s.72) diyor öykünün anlatıcısı.

Yalnız yaşlananlar ve hastalıktan ötürü bakıma muhtaç hale gelenler de ele alınan bir başka grup. Bunları da “Yeşil Mürekkep” ve “Şeker Anne” gibi öykülerde görüyoruz. Kitabın son öyküsünde bir sürpriz yapıyor yazar, önceki öykülerine göndermede bulunuyor. Son öykü “Aziz’in Hikâyesi” bu anlamda tüm kitabın birleşimi diyebileceğimiz türden bir öykü.

“Aziz’in Hikâyesi” yazmanın ve yazarlığın, hatta yayıncılık sektörünün sorgulandığı bir öykü aynı zamanda. Bu yüzden yazdıklarına editörünün verdiği cevapları değerlendiren karakter şöyle ifade ediyor duygularını:

“Neymiş, öyküde verilmek istenen kasvetli havayı destekleyecek bir dip akıntı metinde yokmuş. Öykülerimde daha fazla koku, ışık, yer yer betimlemeler, mekân tasvirleri, ses gibi faktörlere yer verebilirmişim. Unutmamalıymışım ki güçlü bir atmosfer hafızaya kazınan iyi bir öykünün ön koşullarından biriymiş. Sevgilermiş.” (s. 107-108)

Vildan Külahlı Tanış

Vildan Külahlı Tanış, fen bilgisi öğretmeni. Eserleri Notos, Sözcükler, Öykü Gazetesi, Hece Öykü ve Ecinniler gibi edebiyat dergilerinde yayımlandı ve kitabın içinde yer alan “Uzun Düz Çizgiler”, “Çatıdaki Delik”, “Alo Buyrun Yalnızlar Geçidi”, “Maydanoz” adlı öyküleri çeşitli yarışmalarda ödül aldı ya da dereceye girmeye hak kazandı.

Kendi tenha dünyalarında sessiz sedasız yaşayan ve hastanelerde, evlerde ya da bakımevlerinde ömürlerini geçiren insanların o ince çizgide gidip geldiği yaşamlarına odaklanan yazarın ilk kitabı Çizgide Bir Kukla’yı öykü severlere tavsiye ederim.

Nagihan Kahraman