İlk defa 2005 yılında, Arnavut yazar İsmal Kadare’nin kazandığı Uluslararası Booker Ödülü, 2016 yılına kadar iki yılda bir veriliyordu. 2016 yılından bu yana her yıl verilen ödüle İngilizceye çevrilen eserler aday olabiliyor. Uluslararası Booker Ödülü’nde yazarla birlikte kitabı İngilizceye çeviren çevirmen de ödüle değer görülüyor.
Dünyanın en saygın edebiyat ödüllerinden Booker Ödülü ya da eski adıyla Man Booker Ödülü, Uluslararası Booker ödülünden farklı olarak orijinal dili İngilizce olan kitaplara veriliyor.

(Fotoğraf: EPA/BGNES)
Bu yıl Uluslararası Booker Ödülü, 1 Mayıs 2022 ile 30 Nisan 2023 tarihleri arasında İngiltere ve İrlanda’da yayımlanan, İngilizceye çevrilmiş kurgu eserler arasından birine verilecekti. 2023 yılının kısa listesi 18 Nisan 2023’te açıklanmıştı.
2023 Uluslararası Booker Ödülü, Zaman Sığınağı (Time Shelter) adlı romanı ile yazar Georgi Gospodinov’a ve çevirmen Angela Rodel’e verildi. 50 bin sterlinlik ödül, ikili arasında eşit olarak paylaştırılacak.
Georgi Gospodinov’un kitapları ülkemizde Metis Yayınları tarafından yayımlanıyor.
Ödül kazanan Zaman Sığınağı adlı roman 2022 yılında Metis Yayınları tarafından Hasine Şen Karadeniz’in çevirisiyle yayımlanmıştı. Yazarın Hüznün Fiziği (2017) ve Doğal Roman (2018) adlı kitapları da yine Hasine Şen Karadeniz çevirisiyle Metis Yayınları tarafından okura sunulmuştu.

Kitabın tanıtım metni şöyle:
“Geçmiş, şimdiki zamandan temel bir konuda farklılık gösterir – asla tek yönde akmaz.”
Daha önce Hüznün Fiziği’nde okuru öykülerin ve zihnin labirentlerinde dolaştıran Gospodinov, son romanı Zaman Sığınağı’nda bizi geçmişin labirentine davet ediyor.
Romanın yazarla aynı adı taşıyan kahramanının yolu, geçmişle kafayı bozmuş, sonunda da geçmişte kaybolan gizemli bir karakterle, Gaustin’le kesişiyor. İkisi birlikte, hafızası yavaş yavaş yitip giden insanlar için “geçmiş klinikleri” kuruyor, anılarından geriye kalanları korumak için onlara “zaman sığınakları” sunuyorlar. Ve nihayetinde tüm Avrupa’nın bir geçmiş çılgınlığına kapılmasıyla olaylar çığrından çıkıyor.
“Bizler geçmiş fabrikalarıyız. Canlı geçmiş makineleri, başka neyiz ki? Zaman yiyoruz ve geçmiş üretiyoruz. Ölüm bile çözüm değil. İnsanın kendisi gider ama geçmişi kalır. Sonra tüm bu şahsi geçmiş nereye gider? Tüm o başlayıp tamamlanmamış hikâyeler, terk edilen sevgililer, kesilen ve kanamaya devam eden ilişkiler nereye gider?”
Zaman, yaşlılık, ölüm, hafıza, bireysel ve toplumsal geçmişler üzerine hem oyunbaz ve yaratıcı hem de dokunaklı ve derinlikli bir tefekkür olan bu romanı tüm edebiyatseverlere tavsiye ediyoruz.