
Şiir yoktur tecavüzde,
Irkçılıkta şiir yoktur,
Yoktur şiir kadın cinayetlerinde.
Bir kadının bedenine giren o bıçak. Yalnızca bir bıçaktır o.
Yolunda kendi keskin ağzının.
Bir bıçak gibi kendi işlevinde.
Şiir yoktur soykırımda,
Serbest vezin bir şiir değildir
Libya’daki göçmen kaçakçılığı
Ya da gemi enkazları da.
İlticada yoktur aydınlanma falan,
Sessizlik vardır
Oyulmuş, içi boş bir sessizlik.
İskan olanların o sessizlik yumruğu
Bekler,
Bekler
Asla gelmeyecek o soruyu.
Mesele canınızı mı sıktı? Bir meseleye oluverdi.
Dünyadaki gürültülerin temel meselesinde
Yitirdik sesimizi.
Unutur olduk bazı ‘şey’lerin şerrini.
Ben ayrılırken
Yitirdim sesimi.
Sarılmalar yoktu varış noktasında.
Kimseler beklemiyordu beni.
Kimseler gelmedi yardımıma,
Henüz şehir bile olmayan
Bir şehrin sokaklarında kaybettiğimde kendimi.
Bu bir plandı.
Paralel ve dik,
Oluşmuş açıların arasında
Uçakların düzeni.
Şehir yoksundu perspektiften,
Bir ismin iskanı olasılığındaki
Varlığın derinliğinden yoksundu şehir.
Benim ismim
Yahut ismi
Herhangi birinin.
İsmimi nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum
Doğumumu nasıl söyleyeceğimi de bilmiyordum,
Bilmiyordum artık cesedimi nasıl söyleyeceğimi.
Sessizlik. Sessizlik. Sessizlik. Sessizlik. Sessizlik.
Sessizliği biliyordum
Ve unutmuştum sessizliği.
Yüz çevirirken
Elini uzatan o yoksul adama
Ve o çocuk kumun üzerinde
Ölmesin diye
Yalvaran kadına.
Şiir yoktur yoksulun yüzünde
Boğulan bir çocuğun bedeninde şiir yoktur
Şiir yoktur boğulan bir bedenin sessizliğinde
Kumun üzerinde bir ceset,
Sessiz parmaklarımın arasından
Kayıp giden
Oyulmuş ve içi boş.
Leonardo Tonus
Çeviren: Mustafa Seyfi