Orçun Üçer’in ilk kitabı “Denemeden Bilemezsin” Ötüken Neşriyat tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden:

Enis Batur’un bir gün (özel bir sohbetimizde miydi?) samimiyetle dert yandığını hatırlıyorum: “Denemelerimde kaynakça vermediğim için insanlar işkembeden yazdığımı sanıyorlar, tek bir isim için bile ne kadar araştırma yaptığımı bilmiyorlar,” diyordu mealen. Orçun Üçer’in ilk telif kitabı olan Denemeden Bilemezsin’detopladığı fragmanlar için de rahatlıkla söylenebilir bu: Bu küçümencik fragmanların arkasında dipten doruğa ince ince taranmış nice kitap bulunduğuna yemin edebilirim. Ama kimseyi inandıramam. İlk telif kitabı Göndermeler’in sunuşunda EB’nin “Dalağını yarmadan, iyicene kanırtmadan, defalarca sınayıp tartmadan, uykusunu kaçırmadan, uyuduğunda düşlerine taşımadan, yeniden ve yeniden denetlemeden iş bitti diyemeyen bir canlı türü” diye tanıttığı SÖ gibi, deneme yazmayı denemiş ve denemekte olanların dışında: Montaigne “Yazdıklarımın konusu ben kendimim” diyordu ya, ondan beri (elbette ondan önce de), deneme dediğimiz nedir ki: Diyelim, Orçun Üçer’in ilk telif kitabı için yazdığınız yazıya Enis Batur’la başlayıp Montaigne’den de bahis açtıktan sonra n’apıp edip pundunu bulup sözü kendinize getirmekten başka!

Selahattin Özpalabıyıklar

***

Orçun’un kitabının adı okuyucuyu kitaba hazırlıyor: Denemeden Bilemezsin / Fragmanlar 1.

Denemenin birinci koşulu çok okumak, her kitaptan bir edebî bal toplamak girişimidir. Oynak ve kıvrak bir türdür deneme. Yazanı da aldatır okuyanı da. Bu yüzdendir ki bir satırda çok şey öğrenirsiniz, öbür satırda öğrendiğinizi yetersiz bulursunuz. Orçun, okuru edebiyat bağında hem çok gezdiriyor hem de yeter deyip dinlendiriyor. Nice kitap okuduğu için belli bir ustanın peşine takılıp gitmiyor, beraber dolaşalım, diyor. Türk edebiyatı, edebiyatçıları üzerine kitaplar hazırladığı için, edebiyat tarihinin genel akışına da yabancı değil.

Deneme ile günce nerede birleşir nerede ayrılır? Orçun’un yazılarında bunu fark edemezsiniz; çünkü günün getirdiği ile önceki günlerin getirdiği deneme türünde uzlaşır ve ortaya daha okunur, tartışılır metinler çıkarır. Edebiyat türleri içinde bana kalırsa en uzun ömürlü olan denemedir, çünkü kendini yeniler, zamana yenik düşmez. Ne olursa olsun içeriğinde ölümsüz birkaç adı barındırır. Kitap bir açıdan antoloji, seçme sözler toplamı olarak da değerlendirilebilir.

Bir edebiyat gezisine çıkın, yorulduğunuzda bir kahveye girin devam edin. Bir kahve söylemeyi de unutmayın.

Doğan Hızlan

Orçun Üçer

Orçun Üçer, 1985’te İstanbul’da doğdu. Edebiyatla uğraşıyor. Denemeler ve eleştiriler yazmaya çalışan bir okur-yazar olarak samimi bir bağlılıkla öğretmeni kabul ettiği Nermi Uygur’dan el alarak, bugüne dek ne yazdıysa denediği, denemenin sınırları -ya da sınırsızlığı- içinde yazmaya çalıştığı, ömrü oldukça da yaşamda ve yazıda denemeyi sürdüreceği için kendisine “Denemeci” diyor. Muhtelif yayınevlerinde editörlük yaptı. Journal of Turkish Studies / Türklük Bilgisi Araştırmaları, kitap-lık, Hürriyet Gösteri, Hürriyet Kitap Sanat, Cumhuriyet Kitap, Akşam Kitap, Arka Kapak, Mürekkep Balığı, Notos, Söğüt dergilerinde yazıları yayımlandı.

Kitaptan tadımlık bir bölüm okumak için tıklayın.