
Kan mücevher ve mucizelerde gizli
adaların açığında, ben, Maximus
kaynayan sudan çıkmış sıcak metal, mevcut dansın
figürlerine uyum gösteren bir mızrağı
anlatıyorum sana
1
peşinde olduğun şey
o yuvanın ardında saklanıyor
olabilir (ikinci, zamanın kurbanı kuş! o kuş!
Orada işte! (güçlü) darbe, o direk! Uçuşu
(kuşun
ey antik kadeh, ey
Padova’lı Antonio
alçaktan uç, kutsa ah
o çatıları, eski olanları, hafif dik olanları
direklerine martıların konduğu, martıların havalandığı,
Ve incecik raflarını
şehrimin!
2
aşk biçimdir, önemli maddesi
olmazsa olmaz (ağırlık
diyelim ki, her birimiz 58 karat, mecburen
kuyumcumuzun ölçeği
teleğe eklenen telek
(ve mineral olan, kıvrılan
kıl, asabi gaganda
taşıdığın sicim, bunlar
yığılır, bunlar, sonunda, toplam
oluşturur
(ey benim iyi seyahat kadınım
kolunda, sol kolunda oğlan çocuğu değil
incelikle oyulmuş bir ahşap, boyalı bir yüz, bir gulet taşıyan!
ilerlemek için cıvadra olarak ince bir
gemi direği
3
alt kısım, saplı da olsa, belirsiz
cinsellik gibi, paralar, olgular gibi!
olgular, el atılması gereken, deniz gibi, onları
çalan talep, olabilecekleri kadar, çalınmaları
gerektiği kadar, dedi, buz gibi,
kulaktan!
Kulaktan, dedi.
Ama önemli olan, kalıcı olan, sürecek olan,
o! ey halkım, nereden bulacaksın onu, nasıl, nerede, nerede dinleyeceksin
her şey ilan panolarına dönüştüğünde, sessizce de olsa her şey püskürteçle boyandığında?
hattâ kuşumuz, çatılarımız,
duyulmaz olduğunda
sen bile, sesin kendisi bile neonla aydınlandığında?
tepede, suyun üzerinde
eskiden onun şarkı söylediği yerde,
sular parladığında,
siyah, altuni, deniz
çekildiğinde, akşamları
çanlar kayıklar gibi yüzdüğünde
petrol sızıntısının üzerinde, ipekotu
kabukları
Ve adamın biri yıkıldığında,
dikkat çekmeden,
pembe çakılların üzerine
ah deniz şehri)
4
kimisi yalnızca biçimi sever,
ama biçim ancak
şeyler doğduğunda
varlık bulur
kendinden doğarsın, samandan
ve pamuk payandalardan,
sokak toplamalarından, rıhtımlardan, içeri
taşıdığın otlardan, kuşum benim
balık kılçığından
saman çöpünden, bir rengin
iradesinden, kendi
çanından, yırtılıp
5
kolay değildir aşk
sen nereden bileceksin,
New England, mademki
alçakokrasi artık burada, öğlen vakti
öten o tramvaylar, ey Oregon, nasıl
incitiyor
kara-sarı bir beli?
nasıl vuracaksın kılıcını,
ey silahşor, mavi-kırmızı siyaha
dün gece amacın
iskambil oyunu değil
mü-zik, mü-zik, mü-zikken?
(ey Gloucester-lı adam,
ör
kuşlarını ve parmaklarını
yeniden, çatılarını,
raflarda temiz boklar
üstüne güneş vuran
Amerikan
örgüsü
senin gibilerle birlikte, öyle
çıkarılabilir yüzey
pan ve sözlü olan,
satir midilli vazo
ah öldür öldür öldür öldür öldür
senin
reklamını
yapanları)
6
içeri! içeri! cıvadra, kuş, gaga
içeri, eğim, içeri, içeri girer, seni yapan
biçim, tutan, nesnenin
yasası olan, direk üstüne direk, olduğun, zorunda olduğun, gücün
kusabileceği, bileceği, hemen şimdi aşağıda dikebileceği,
direk, direk, narin
direk!
Yuva, diyorum, sana, ben Maximus, bizzat
söylüyorum, gördüğüm gibi, suların üstünden
bulunduğum bu yerden, duyduğum,
hâlâ duyabildiğim
sana bir telek getirdiğim bu yerden
sanki, keskin, aldım öğleden sonra
getirdim sana
bir mücevher,
kanattan daha fazla parlayan,
eski romantik şeylerden daha fazla,
hafızadan, mekândan,
taşıdığın şeyden başka şeyden fazla
onun olduğu şeyden,
yuva de adına, başının etrafında, sonraki
ikinci de
yapabileceğin
şeyden!
Charles Olson
Türkçesi: Tamer Gülbek