Behçet Necatigil’in “Bile/Yazdı” kitabında şiir uçları yer alır. Necatigil, kitabın önsözünde, “Bunlar boy atsalardı şiir boyutlarına ulaşırlardı” der. Ben de bunu hocanın öğrencilerine, ustanın genç şairlere bir vasiyeti gibi düşündüm. İçlerinden 8 taneyi seçip şiir boyutuna ulaştırmaya çalıştım. Koyu yazılan dizeler “Bile/Yazdı”daki şiir uçlarıdır.
Melih Elhan

-I-
yolculuk başlar daha hazırlanırken
bavul yorgun gitmelerden
evin özlemi şimdiden
nemli gözlerden kaçırarak gözleri
bir acele çıkılır evden
nereye?
bazen bilmeden sürükleniriz bir nehirde
bazen bilinçlidir kulaçlarımız
yine de yolculuğun en derini içimize
evden biri elinde bir bardak
hazır bekler gitmemizi
ardımdan dökülen su…
ben gidince nem kalır
-II-
masa yine bildik masa
tanıdık ahşap koku
ne zaman gelsek ille oraya
alışkanlıktır yaşlılık
alışmak zor bir başkasına
bir fotoğrafta durmuşuz sanki
eksilenler olmuştur mutlaka
koyulaşır karanlık
der ‘kalkma zamanı’
ev bekler – sıcacık
insansız boş sokaklar
katlar karanlığı,
düşüncelerin
yakasını kaldırmış
yürürken
yarı karanlık yan sokaktan
birden geçen kadın yüzü
irkiliriz bir an
dünyada bir tek
biz mi varız?
-III-
koltuktan geçince
sallanır sandalyeye,
yokuş aşağı
iniş başlamıştır
zirve ne kadar geride
hatırlayan var mı?
acırsın uykuda
geçen zamana
vakit daralmıştır
üstüne üstüne gelir
okunmayan kitaplar
bir yerde durmalısın artık
uyku istenmeyen misafir
ne çok çalar kapını
rahat yoktur
sallanır seneler sandalyede..sendeler
bu gelen kim?
sıra sana geldi,
sen’deler!
-IV-
o bildik tedirginlik
kabaran konuşma isteği
ağzına kadar gelip
dışarı adımını atamayan sözcükler
eşikte mi kalacak
ne kadar süre?
sanki
öksesine tutulmuş kabusun
sorsam
çekilecek
ayağımın altındaki halı
sormuyorum
sorunca bir şeyler
çökecek gibi
anlıyorum,
sönüyor konuşma isteği
-V-
kış
kalın bir örtü attı kente
karanlık, kokulu, beyaz
bekledim
çoğalmasını sessizliğin
çökmesini gecenin
gece çökünce çöküp kaldım
geldi okumanın
geldi yazmanın saatleri
sözcükler umursamadı soğuğu
kağıda düştü kalemimden
mürekkebi karasından gecenin
kurtarınca beyazından sayfaları
kalktım
kalkıp gidince
gece de kalktı
sabahın ışığı vurunca
anlaşılacak değerleri
-VI-
bahçelerden vazgeçtiniz
bahçe bir eşikti
oysa sokağa,
evin taşmasıydı,
açılmasıydı dışa,
bırakmasıydı soluğunu
bahçeler ki
ansızın açmalar,
çıkmalar kapanmalardan
kokuları da yok ettiniz
-VII-
uyu
gömülerek
serin yastıklara
işte düş vakti
gör ve hatırla
gör ve unut
sarkaç
bir uçtan bir uca
unut ve hatırla
uyu
gömülerek
kırlarına saçların
-VIII-
hangi yolu yürüsem
patikanızla kesişir
hangi bahçeye girsem
ağacınızın gölgesi
söz dinlemiyor kalemim
dönüyor
yüzünü hep size
kış ikindileri
yaz sabahları
tutar elinizden
girer defterime
bilir misiniz
benim sizinle olmam
kaç şiire oturdu?