Amerikalı yazar Kiley Reid’in Booker adayı olan ilk romanı “Ne Eğlenceli Çağ” April Yayıncılık tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Kitabı, çevirmeni Sinem Sancaktaroğlu Bozkurt ile konuştuk.

“Ne Eğlenceli Çağ”ı çevirmeye nasıl karar verdiniz?
Diğer pek çok kitapta da olduğu gibi April Yayınevinden editörüm Nazlı Berivan Ak benimle iletişime geçti. Editörler konusunda çok şanslıyım, her zaman söylüyorum. Özellikle Nazlı Hanım çevirmenlerini iyi tanır, kimin neyi seveceğini, kimin elinden neyin, nasıl ve ne kadar sürede çıkacağını iyi bilir. “Tam da size göre bir kitabım var,” diyerek benimle iletişime geçti, iyi ki de geçti.
Çevirmen olarak kendinizden kısaca bahseder misiniz? Ne tür kitaplar çeviriyorsunuz? Yazarlara sorulur, biz de çevirmen olarak size soralım: Bir çeviri rutininiz var mı?
Genellikle popüler edebiyat ve çocuk edebiyatı diyebiliriz. Tarihi roman ve klasik eser çevirmişliğim de var. Yıllar içinde bir çeviri rutinim oluştu sanırım. Genellikle yazları çeviri almaya gayret ediyorum. Böylece daha rahat, tüm gün çalışabiliyorum. Kışın çeviri alırsam da akşamları, sabah çok erken saatte ve hafta sonları çeviri yapıyorum. En ufak anı değerlendirmeye çalışıyorum. Bunu zamanla öğrendim elbette, çeviriye başladığım ilk yıllarda bu düzeni oturtamadığım için çok sıkıştığım zamanlar olmuştur. Elimde bir çeviri varsa mutlaka her gün, tek bir paragraf bile olsa çevirmeye gayret ederim, çeviriyi zamanında tamamlamak kadar bunun çeviriden kopmamaya da yardımcı olduğuna inanıyorum. Bir roman çevirirken, o romanı okur gibi eserin içine girmek çok önemli benim için. Çevirdiğim eserlerdeki karakterler artık benim bir parçam oluyor o süreçte. Etrafımdaki insanları karakterlere benzetme ya da “Alix olsa şimdi şöyle derdi” diye kendi kendime düşünme, hatta çevirdiğim karakterlerin sık kullandıkları cümleleri kullanıp durma gibi huylar geliştirdiğimi de söyleyebilirim. Evin her köşesinde çalışabilirim, özellikle salondaki çalışma köşesi ve çalışma odası gün içinde çalıştığım yerler. Çeviri boyunca mutlaka bir şeyler içerim. Çeviri bittikten sonra uzun upuzun bir okuma ve tekrar okuma rutinim var, pek hoşlandığım bir kısım değil aslında, ama henüz bu süreci kısaltmak için bir çözüm bulamadım.

“Ne Eğlenceli Çağ”ın çevirisine gelelim. Nasıl bir süreçti, ne kadar sürdü, ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Tam o süreçte babam rahatsızlandığı için tahmin ettiğimden daha uzun sürdü, ama başına oturup bilfiil çeviri yaptığım süreç üç ay diyebiliriz. Bir kısmını hastanede refakatçiyken gece çevirdim. İlk çevirmeye başladığımda kendi kendime “Ay bitmesin, ne keyifli” diye düşündüğümü hatırlıyorum ki sanırım bu çevirmenlik hayatımda bir ilk. Ne kadar güzel olursa olsun insan elindeki çeviriyi bir an önce bitirmek ister. Sonrasında okumam vakit aldı, az önce de belirttiğim gibi genelde bende durum bu oluyor, çeviriyi planladığım sürede yapıyorum, ama sonra bir türlü çevirimle vedalaşamıyorum. Sonrasında editörlük süreci oldu, editör yorumları ile tekrar bana geldi, karşılıklı görüşüp karara vardığımız noktalar oldu.
Roman özelinde karşılaştığım en temel sorun Kiley Reid’in o akıcı, nüktedan dilini Türkçeye iyi aktarma kaygısı oldu. Özellikle karakterler arasında en çok sevdiğim küçük kızın konuşmaları öylesine zekice, esprili ve bazen insanın yüreğini burkan türdendi ki dönüp dönüp değiştirdiğimi hatırlıyorum. Onun dışında karakterler arasında yer alan siyahi kadın ve erkeklerin konuşmalarını, dinledikleri şarkıları, kendilerine has üsluplarını çevirmek zorlayıcı bir deneyimdi. Bazen bir sahne oluyordu, gözümde canlandırabiliyordum ya da kültürel olarak önemini anlıyordum ama Türk kültüründe aynı etkiyi nasıl yaratacağımı bilemiyordum. Haftalar süren çalışmanın sonunda okurla buluşan metinden memnunum.
Çevirmeden önce okuduğunuz, sevdiğiniz, aşina olduğunuz bir yazar mıydı Kiley Reid? Yoksa çevirmeye karar verdikten sonra mı tanıdınız?
Ne Eğlenceli Çağ adıyla Türkçeleşen Such A Fun Age Kiley Reid’in çıkış romanı. Ama romanı çevirirken özellikle düzeltirken röportajlarını okuyarak, konuşmalarını dinleyerek kendisini tanımaya çalıştım. Bundan sonra çıkacak romanlarını merakla bekleyeceğim bir yazar olduğunu söyleyebilirim.
Kiley Reid orijinal dilinde nasıl bir yazar sizce? Dil kullanımı, üslubu, öne çıkan özellikleri neler?
Onu İngilizcesinden okumak bence çok keyifli. Çok ince bir espri anlayışı var. Bunun yanı sıra kimlik konularına ele alışı çok başarılı. Özellikle bu kitapta sürekli kendinizi ve karakterleri sorguluyorsunuz. Sevgili kuzenim Billur kitabın İngilizcesini okumuş ve sosyal medyada paylaşmıştı, ben de tam düzeltmelerini yapıyordum, yaz vakti, şöyle denize karşı, Erdek’te balkonda. Hemen “Bil bakalım çevirmeni kim?” diye mesaj attım, sonra da çevirime inanılmaz katkılar sağlayan bir sohbet başladı… Onun deyimiyle kitap kulübü tadında. En çok mutabık olduğumuz konu öylesine derinden gelen bir ses verme şekli vardı ki Reid’in… O kültürü, o kimlik tartışmalarını yaşayanın anlayacağı ince nüanslar hissediliyordu kitap boyunca. Ayrıca yarattığı heyecan, şimdi ne olacak, kim haklı, öyle mi olmuş böyle mi olmuş tarzı sorgulamalar kitap bitene kadar hatta bittikten sonra da okurla kalıyor. Günümüzde insanların kendi işlerine gelen hikayeleri nasıl ilmek ilmek inşa ettiklerini de çok iyi aktarmış bence. “Kimin hikayesi doğru?” sorgulamasını çok fazla yaptırıyor okura.
Çevirmen olarak kitapta sizi özellikle çok etkileyen bir bölüm var mı? Varsa hangisi ya da hangileri?
Briar’ın, Alix’in kızının yer aldığı her sahne, ama özellikle annesinin sevgisini sorguladığı ve bunu naifçe aktardığı sahne çok derinde bir yere dokundu bende. Yakın arkadaş olan iki farklı kadın grubunun olaylara yaklaşımları, aralarında geçen konuşmalar da nefisti.