Karel Čapek’in “Beyaz Veba” adlı oyunu NotaBene Yayınları tarafından yayımlandı. Kitabı, çevirmeni Arzu Eylem ile konuştuk.

“Beyaz Veba”yı çevirmeye nasıl karar verdiniz?
Yazarın daha sonra Tanrı Fabrikası adıyla yayımlanan “Továrna na Absolutno”adlı eserinin çeviri süreci başlamıştı. Karel Čapek’in eserlerini incelemeye devam ediyordum. Sanırım pandeminin başladığı, büyük kapatılmayı yaşadığımız ilk aydı. Čapek’in İngilizceye White Plague adıyla çevrilmiş bir oyunu olduğunu, üstelik Michel Foucault’nun salgınlarla ilgili esere de değindiği bir makalesi bulunduğunu fark ettim. Oyunu bulup okuduğumda Čapek’in hayal gücünden, duru görüsünden, insanı böylesine iyi çözmüş olmasından ve faşizme karşı duruşundan etkilendim. Beyaz Veba bütün zamanlara uzanan, evrensel bir metin. Yaşadığımız son iki yılıysa yüzümüze vuruyor, insanlığın yüzleşmesi gereken meseleleri çok katmanlı yapısıyla ortaya koyuyor. Beyaz Veba’yı çevirmeye bunları fark ettiğim gün karar verdim.
Çevirmen olarak kendinizden kısaca bahseder misiniz? Ne tür kitaplar çeviriyorsunuz? Yazarlara sorulur, biz de çevirmen olarak size soralım: Bir çeviri rutininiz var mı?
Kendimi –şimdilik– çevirmen olarak görmüyorum. Edebiyatçıyım ben. Çeviri de yapan bir edebiyatçı. Çeviri işini seviyorum. Aslında dille uğraşılan her işi seviyorum galiba. Kelimeleri seviyorum. Genelde de merak ettiğim, Türkçede olması gerektiğini düşündüğüm kitaplara yoğunlaşıyorum. Şimdiye dek çevirdiğim metinlerse yolda karşılaştığım kitaplar aslında, çoğu elbette edebiyat…

“Beyaz Veba”nın çevirisine gelelim. Nasıl bir süreçti, ne kadar sürdü, ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Beyaz Veba hacimli bir eser değildi, tiyatro oyunu olmasından dolayı da iki aylık bir sürede çalışmamı tamamladım. Benim açımdan sıkıntılı olan tek şey eserin aslının Çekçe olmasıydı, ben metni İngilizceden çeviriyordum. Eserin Çekçesini buldum ve İngilizcesini ana diliyle karşılaştırmaya çalıştım. Çeviri ancak böyle içime sindi.
Çevirmeden önce okuduğunuz, sevdiğiniz, aşina olduğunuz bir yazar mıydı Karel Čapek? Yoksa çevirmeye karar verdikten sonra mı tanıdınız?
Bilimkurgu-distopya yazınını takip eden bir okurun Čapek’i bilmemesi zor. Ben de biliyordum elbette. Ama eserlerini inceledikçe ve çevirdikçe yazara bağlılığım da, hayranlığım da arttı. Dünya Čapek’i biliyor, hak ettiği değerin verildiğine inanmak istiyorum. Oysa Türkiye’de Čapek pek bilinmiyor. Umarım daha çok okunur.
Karel Čapek orijinal dilinde nasıl bir yazar sizce? Dil kullanımı, üslubu, öne çıkan özellikleri neler?
Çeviriyi İngilizcesinden yaptığım için sanırım bu konuda çok şey diyemem. Ama orijinal metne sözlük düzeyinde bakmaya çalıştım. Čapek dile önem veren bir yazar bence. Nasıl anlatacağını işlediği temaya kurban etmeyen yazarlardan. İncelediği şey insan, ona felsefenin gözünden bakıyor, sanıyorum türünü oldukça trajikomik buluyor. Bu yüzden mizaha-ironiye düşkün bir yazar.
Çevirmen olarak kitapta sizi özellikle çok etkileyen bir bölüm var mı? Varsa hangisi ya da hangileri?
Kitabın her bölümü ayrı ayrı etkileyici. Beni etkileyen şey herhangi bir bölüm değil, yüzeyde görünen yalınlığın/doğrudan söylemin altına gizlenmiş derinlik. Beyaz Veba’daki ipuçlarını yakalayan okur, metnin altında koskoca bir insanlık tarihi yattığını görebilir.