Ergin Günçe’nin “Salkım” dergisinde (sayı 44, 1957) yayımlanan “Sıkıntı” adlı şirini bize ileten değerli Kaya Tanış’a teşekkür ederiz.

SIKINTI
Yalancı tüfenk sesleriyle başladık öğleye
Kalkıp oturuyordu güvercinler rahat buğday tarlaları
Son yürekleriyle dokunuyordu kuşlar maviliğe
Yangınlar gelip gidiyordu çocukların gözlerinde
Bu nasıl gündü böyle hiç bir gülüş yoktu
Dağın biri çekilmiş çürüyordu içindeki cevherden boş
Cehennemi tutup yanımızda bizi korkutmak dileğiydi
Bunu açıkça kuru saçlarından anlıyorduk
Bir de uzun zaman daha doğru hiç kuş geçmediğinden
Bu nasıl gündü böyle hiç bir kadın çamaşır asmamıştı
Döle kalktı incirler samanlıkta iki insan sarıldı öpüştü
Karıncanın birini yakalayıp sordum-nedir bu düzen
Bir kelime duydum bugüne dek onu belledim hiç aklımdan çıkarmam dedi
Karpuz çekirdeğine benzeyen bir büyü vardı sırtında
Bu nasıl gündü böyle sıkılmaktan başımdaki şehirler birbirine geçmişti
Birazdan gün yığıldı kaldı bunu yapan bir yumurcaktı
Durmuş rahatlıyordu sıcak bir soluk takılmıştı göğsüne
Günü ve karıncaları sevmiyordu daha sevmeyi bilmiyordu
Vardım yanına alnında bir yıldız suskusu vardı yanıp sönen
Bu nasıl gündü böyle çocuklar yüreklerini Tanrıdan almışlardı.
Ergin Günçe
Ergin Günçe, ilk kitabı “Gencölmek”teki bir kaç şiirini saymazsak, en iyi şiirlerini ve en parlak polemiklerini 12 Mart Dönemi’nde çıkarılan Yeni a Dergisi’nde yayınladı.
Matematikçi, iktisatçı ve şairdi. İlginç adamdı.
Polemikleri ortalığı karıştırdı: Eyüboğulları kliğini ve takipçilerini fena ürküttü.
Çeviride yanlışlara tahammülsüzdü. Bir gün Ankara’daki Odak Kiitabevi’nde görmüştüm onu. “Artık-değer değil kardeşim, artı-değer” diye bağırıyordu. Haklı çıktı.
Türk halkının matematik bilmediğini hesapladı: “Yahu adam işçi, aldığı maaş kendi karnını doyurmaya yetmiyor, üstüne üstlük kalkıyor evleniyor, bu da yetmiyor çocuk yapıyor.. Matematik bunun neresinde?”
Yeni a’daki şiirleri duygu’dan ibaret değildir, matematik ve iktisat ta vardır bu şiirlerde…
Erken öldü, diyebilir miyiz? Belki. Ama o kısacık ömründe bile yapacağını yaptı. Türk edebiyatını salladı.
Tıpkı 16 yaşında başladığı şiiri 21 yaşında bırakıp, 37 yaşında ölen Arthur Rimbaud’nun dünya edebiyatını sallaması gibi…
Ayrıca Paul A. Baran’dan çevirdiği “Büyümenin Ekonomi Politiği” başlı başına bir çeviri şaheseridir. Kitabın bilimsel içeriği yanında edebi bir tad alarak da okunabilir. Tavsiye ederim.