Kartpostal şiirlerin kitapçı raflarında satıldığı 90’lı yıllarda moda olan şiirlerden biri de Arjantinli yazar Jorge Luis Borges’e ait olduğu iddia edilen Instants (Ân’lar) başlıklı şiirdi. Bazıları gibi ben de bu şiirin Borges’e ait olduğunu sanmıyorum. Öyle olsaydı, Borges’in şiirlerinin toplandığı La Rosa Profunda (Sonsuz Gül) isimli kitabında bu şiirin de bulunması gerekirdi. Buna rağmen, kim yazmış olursa olsun, fena bir şiir de sayılmazdı hani. Fakat piyasadaki çevirilerinin çoğu –bana göre– pek iyi değildi. Onun için İngilizcesini bulup yeniden çevirdim, şiirin taşıdığı humour’u yansıtabilmek amacıyla da biraz serbest bir çeviriyle Türkçeleştirmeye çalıştım.

Bilirsiniz, yılbaşı karikatürlerinde eski yıl hep saçı sakalı ağarmış, elden ayaktan düşmüş ihtiyarlar şeklinde resmedilir. Salgınla, depremlerle, yangınlarla, sellerle bizi canımızdan bezdiren şu 2021 yılını uğurlarken, bize bahşedilmiş yeni bir fırsat gibi gelen yumurcak 2022’yi hoş bir espri ile selamlamak için bu şiirin uygun olabileceğini düşünüyorum.

Mehmet Aslan

ÂN’LAR

Ah bir yolu bulunsa da
Al baştan edebilseydim hayata 

Korkmazdım faka basmaktan eskisi kadar 
Kazık mı çakmış sanki hiç hata yapmayanlar! 
Gâvur etmezdim vaktimi, öyle lüzumsuz şeylerle
Fırsat buldukça sızardım bir ağaç gölgesinde
Gırgıra alırdım her şeyi, aşkı sılayı gurbeti 
Takmazdım kafaya hiç kiri pası temizliği
“Ne kadar kötü kokarsak” derdim “o kadar iyi!”
Ve fazla düşünmeden riske atardım her şeyi 

Gezer tozardım durmadan, yorulma dinlenme bilmeden 
Her yerin gün batımı bir başkadır ötekinden 
Daha çok dağlara tırmanır, daha çok yüzerdim göllerde 
Hayalime sığmayan ülkelere giderdim 
Çokbilmişlere inat ballı börekler yerdim
Boşverirdim fasulyenin nimetlerine 
Dertleri zevk ederdim boş kuruntu yerine 

Her an diken üstünde nedir ki bu telâşe
Merhum da bulamadı dibini düşünmekle
Oysa koşmak var imiş mutlu ân’ın peşinden 
Farkında mısın ahbap, hayat da budur zaten:
Bil ki kalan sadece bir ân’dır, küçük bir ân…
Sen de ân’ı yakala varsa aklın havsalan. 

Tam teşekküllü kameraman Cevat Kelle misali
Şöyle dipten tepeye donatmadan kendini
Yola çıkamayanlar vardır ya bilirsiniz
İşte en az onlar kadar pinpirik biriydim ben de 
Yeniden düşsem yollara şimdi, kendimi alırım yanıma sadece 

Düşünsem ki şimdi bana bir fırsat verilecek, 
Fırlatıp çarıkları daha ilkyaz başında
Taban teperim yalınayak, yerler buz kesene dek 
Keşfederim kimselerin görmediği koyları
O cânım güneş yok mu tutuşturur kanımı
Oynaşırım doyasıya kadınlar ve çocuklarla
Ah biricik şansım daha, bir kez daha olaydı… 

Ama heyhat, biliyorum, yaş dayandı doksana
Ve Azrail efendi sırıtıyor kapıda…