Bu yazıda Roald Dahl’ın Öptüm Seni adlı öykü kitabında yer alan Pansiyoncu Kadın öyküsü ile Necati Cumalı’nın Ay Büyürken Uyuyamam kitabındaki aynı adlı öyküyü ele almaya çalışacağım.
Roal Dahl ve Necati Cumalı farklı bakış açıları ve edebiyat anlayışları olan iki yazar. Mutlaka bir ortak nokta aranacaksa belki tek ortak noktaları yaşadıkları dönem; Cumalı 1921, Dahl 1916 doğumlu. Aslında çaprast okumalarda incelediğimiz metinlerde ortak nokta aramak gibi bir iddiamız ve kaygımız yok doğrusu. Olabildiğince farklılıklar üzerinden okumaya, bu arada ortaya çıkacak sürpriz benzerlikleri gözden kaçırmamaya çalışıyoruz.
Roald Dahl İngiliz roman ve kısa öykü yazarıdır. Norveçli bir ailenin çocuğu olarak Galler’de doğan Dahl, 1940’lı yıllarda yazdığı özellikle çocuklara yönelik kitaplarla çok satan yazarlar arasına girmiştir. Charlie’nin Çikolata Fabrikası ilk akla gelen kitaplarındandır. Romanları sinemaya da uyarlanmıştır. Dahl sade bir dille merak unsurunu ön planda tutan, genellikle beklenmedik şekilde sonlanan öyküleriyle okuru şaşırtan bir yazardır. Olağandışı durum ve olayları sıradanmış gibi usul usul anlatıp okuru hikâyesinin içine çeker. Dahl’ın mizahi bakış açısı öykülerinin belirgin özelliklerindendir.
Necati Cumalı Yunanistan sınırları içinde bulunan Manastır’a bağlı Cuma kazasında doğdu. Ailesi, 1923 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi kapsamında Türkiye’ye göç ederek İzmir’in Urla ilçesine yerleşmiş. Cumalı edebiyatımızın velûd yazarlarındandır. Öykü, roman, şiir, tiyatro oyunu, senaryo ve deneme alanlarındaki eserleri çok sayıda ödüle değer görülmüştür. Asıl mesleği avukatlıktır. Yazdıklarında genellikle Batı Anadolu’nun köy ve kasabalarındaki yaşayıştan yola çıkar.

Ay Büyürken Uyuyamam’daki öyküler farklı yönetmenler tarafından üç sinema filmine uyarlanmış. İlk baskısı 1969 yılında yapılan kitabın yazıldığı zamanı göz önüne alarak oldukça cesur öykülerden oluştuğunu söyleyebiliriz. Batı Anadolu köy ve kasabalarında geçen, çocuk cinselliğinden, eşcinsel ilişkilere kadar cinselliği anlatan, taşra baskısını hissettiren bir yandan da kadının cinsel özgürlüğüne göndermeler içeren öyküler diyebiliriz.
Dahl’ın Pansiyoncu Kadın ve Cumalı’nın Ay Büyürken Uyuyamam öykülerinde evlerini pansiyon olarak kiralayan orta yaşlı iki kadın ve oda kiralayan erkekler arasındaki gerilim anlatılır. Öyküler ilk bakışta benzer gibi görünse de oldukça farklı ilerler. Cumalı’nın şiirsel diliyle Dahl’ın İngilizlere özgü mesafeli tutumu en belirgin ayrımdır. Necati Cumalı’nın öykü kişileri birbirleriyle senli benliyken Roald Dahl’ın öyküsündeki kadın ve genç adam mesafelidir, birbirlerine siz diye hitap ederler. Pansiyoncu Kadın öyküsünde kadın ve genç adamın ilk tanışma anları anlatılırken Ay Büyürken Uyuyamam’da kadın ve erkeğin birbirlerini bir süredir tanıyor olmaları da bunda etkendir.
Her iki yazar da gerilim yaratma, okurda merak uyandırma konusunda mahir ama bunu kendilerine özgü ve birbirlerinden oldukça farklı biçimde yapıyorlar.
Ay Büyürken Uyuyamam öyküsünün girişinde, taşrada, bir kıyı kasabasındaki genç adamın yalnızlığı, aşksızlığı, taşranın renksizliği, tekdüzeliği anlatılır. Genç adamın muhtemelen tayinle geldiği kasabada kiraladığı pansiyon odasında kaldığını anlarız. Ah o taşra geceleri! O küçük kıyı kentinde akşam oldu mu işleyen saatler dururdu sanki! Akşam karanlığında gözü uyku tutuncaya kadar geçmez bilmez bir süre uzanırdı önünde. (s. 7) Aylı gecelerde bu sıkıntının doruğa vardığı vurgulanır. Necati Cumalı ortamın sıkıntısıyla daralan anlatıya sıradan bir doğa olayını dahil ederek öykünün atmosferini kurar. Öykü zamanı bir dolunay gecesidir. Aylı geceler, büyüyen ayla birlikte daha da uzardı uykusuzlukları! Odasına dolan ayışığı, aşksızlığını, yalnızlığını yansıtır, bütün özlemlerini uyarır, bütün anılarını karanlıktan aydınlığa çıkarırdı sanki. (s. 7-8)
Öykü bundan sonra “Ay dolanırdı odasında!” diye başlayan beş ayrı paragrafla sürer. Tekrarlar metne şiirsel bir boyut da kazandırırken okuru düşsel bir atmosfere davet eder.
Bu paragrafların her birinde genç adam ilişki yaşadığı, çoğunlukla da yaşayamadığı kadınları anımsar. Özlem duyduğu kadınları hayalinde canlandırır. Bu pişmanlık yüklü sahneler uykusunu kaçırır. Karakterin ruhsal halinin anlatıldığı, bu öyküye göre uzunca sayılabilecek girişten sonra yazar, genç adamın yalnızlığını bütün ağırlığıyla hissettiğimiz anda okuru öykü zamanına çeker: Ayın erkenden doğduğu bir gece, her akşamkinden daha yalnız kaldı. (s. 9)
“Ay” bir öykü karakteri kadar etkili ve belirgindir:
Öyle aydınlıktı ki kentin sokakları, denizi, evlerin yüzlerini ışığa boğmuştu ay. Ah, ay her yerde sevişenler için doğar! Her yerde eşit saçar ışıklarını! Bu küçük kenti de, kadınlarla erkeklerin birbirlerinin bellerine dolanarak özgür dolaştıkları kentlerden ayırmaz o! Bu yüzden, yalnızlarla birlikte yalnız görünür o küçük kasabaların göklerinde ay! (s. 9)
Genç adam, “Gece yarılanırken, gidecek başka bir yer bulamayarak, biraz yorgun, oda kiraladığı eve” (s. 9) döner.Ev sahibi kadın uyanıktır. Genç adamın daha önce dikkatini çekmeyen kadın o gece kendisine çekici görünür. Gündelik diyalogların arasına sıkıştırılmış imalı sözlerden ve tavırlardan aralarında bir yakınlaşma olabileceği okura açıkça hissettirilir. Bu yönüyle erotik bir öykü sayılabilir Ay Büyürken Uyuyamam.

Roald Dahl’ın Pansiyoncu Kadın öyküsünde Ay Büyürken Uyuyamam’dan farklı olarak isimler ve öykünün geçtiği yer bellidir. Öykü Londra yakınlarında Bath adındaki bir kasabada geçer. Öykü kişisinin adı Billy’dir. Billy trenle geldiği kentte kalacak yer ararken camda gördüğü ODA-KAHVALTI ilanıyla bir eve girer. Bu ilan, büyük harflerle aynı paragrafta dört defa tekrarlanır. Dahl’ın böylelikle ilanın Billy üzerindeki etkisini vurgulamaya çalıştığı söylenebilir. Öykü boyunca ayrıntılar özenle işlenmiştir. Billy’nin giyim kuşamından pansiyon olarak kalmayı düşündüğü evin salonuna, pansiyoncu kadının görünüşüne kadar hemen her ayrıntı uzun uzun betimlenir. Bu betimlemeler yersiz ya da sıkıcı değildir. Okuru alışılmadık sona götüren işaretlerdir aslında:
Billy durdu. Biraz yaklaştı. Pencerenin iki kenarından yeşil perdeler (kadifemsi perdeler) sarkıyordu. Söğüt püskülleriyle nefis bir uyum içindeydi. Billy iyice yaklaştı, camdan içeriye baktı; gördüğü ilk şey, şöminede yanan parlak ışık oldu. Ateşin karşısındaki halının üzerinde küçük, şirin bir köpek yatıyordu, şu kısa bacaklı, bodur köpeklerden biriydi, dertop olmuş, burnunu karnına gömmüş uyuyordu. (s. 14)
Öykü, pansiyoncu kadının genç adama gerçek olamayacak kadar iyi koşulları çok az para karşılığında sunmasıyla sürer. Billy gibi okur da bu yakın ilginin altında farklı bir niyet arar. Kadınla sohbet eden Billy konuştukça kadının zihninin dağınıklığını fark eder. Dahl öyküsünde gizemli bir anlatım tarzı tercih etmekle beraber okurunu bu gizemi kendisinin çözdüğüne inandıracak yolun taşlarını ustalıkla döşer. Billy pansiyonda kendisinden önce kalan iki gencin isimlerini gazete manşetlerinden anımsadığını fark etmekte gecikmez. Salondaki papağanın ve şöminenin önüne kıvrılmış yatan küçük sevimli köpeğin canlı olmadıklarını aynı anda fark eder. Kadının, hayvanların tahnitini kendisinin yaptığını söylemesiyle öykünün başlangıcından bu yana süren gerilim ve tekinsizlik yön bulur. Öykü okurları yazarın herhangi bir ayrıntıyı öyküsüne boşuna koymadığını iyi bilir. Bu yüzden kadının Billy’ye ikram ettiği çaydan gelen acı badem kokusu dikkat çekici ve izi sürülmeye değer bir ayrıntıdır. Badem kokusunun siyanürü ima ettiğini bilmeyen benim gibi okurlar bu ayrıntıyla keşif yaptığı duygusuna kapılabilir.
Roald Dahl sade diliyle ayrıntılar üzerine kurduğu öyküsünde epey ipucu vererek olayı çözdüğümüze bizi inandırıyor. Bu duygunun okur olarak insana iyi gelen bir tarafı var kuşkusuz. Kendimizi katılımcı ve zeki bir okur olarak görmemiz işten değil.
Necati Cumalı’nınsa hiç böyle bir çabası yok. Öykünün başında hissettiğimiz ihtimale adım adım yaklaşıp hiç de sürpriz olmayan bir sona ulaşıyoruz. Okur olarak beklentimizin gerçekleştiğini görüp haklı çıkmanın huzurunu duyuyoruz.
Aysun Kara
“Çaprast” Hulki Aktunç’un sözcüğüdür, yazarın hazinesinden seçtiğimiz bu sözcüğü kullanıyor, kendisini saygıyla anıyoruz.
KAYNAKÇA
Öptüm Seni, Roald Dahl, Çev. Püren Özgören, Can Yayınları, 2. Baskı.
Ay Büyürken Uyuyamam, Necati Cumalı, Çağdaş Yayınları, 8. Baskı.