Edebiyat ortamımız, ülkemizin hali pür melalinden farklı değil. Yani, kaos hakim. Çok fazla kitap yayımlanıyor, eleştiri yok denecek kadar az vesaire. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Ve fakat ne şekilde, nasıl olursa olsun ilk kitabın heyecanı da ayrı. Kağıt oyunu oynayanlar bilir, ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar da, tıpkı sonrakiler gibi, kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait, bize kendi yolumuzu açacak güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın?

Bu ve benzeri düşüncelerden hareketle ilk kitaplarını çıkarmış yazarlarla söyleşi yapma fikri gelişti. İlk kitabını çıkarmış her yazara sorulabilecek ortak sorular belirlemeye çalıştık. Samimiyetle sorulan sorulara verilecek sahici cevaplar, belki, ortak dertlerimizi anlamaya, birlikte düşünmeye vesile olur. Hiçbir şey olmasa bile, bir yazar dostumuzun ilk göz ağrısının heyecanını paylaşmış oluruz.

Turhan Yıldırım

Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?

Yazıyla buluşmam erken denilebilecek bir yaşta şiirle olsa da değerli yazar Mario Levi’nin yıllar öncesinde katıldığım atölyesiyle kendimi öykünün yolunda buldum. Süreç içinde çeşitli mecralarda öykülerim yayımlandıktan sonra artık benim için doğru zamanın geldiğini düşündüm. Bir yılı aşkın bir zaman diliminde öykü dosyamı tamamladım ve kitaplı bir yazar olma sürecine adım attım.

Yazma uğraşınızı neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdınız?

Belki de en önemlisi kısa olanın gücüne inanmam. Roman, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çok daha okunan ve ön planda olan bir tür olsa da ben hem bir yazar hem de okur olarak öykünün tarafındayım. Bir öykü kitabının içinde genel olarak birbirinden bağımsız pek çok kurmaca karaktere ve onların hayatlarına konuk oluyoruz. Metinlerde yer alan yoğun ve güçlü anlatımın da bu türün en önemli yanı olduğunu düşünüyorum.

Yayınevini nasıl belirlediniz? İlk kitabınızın yayımlanma sürecinde neler çektiniz?

Edebiyatist Yayınevi’yle dergisi aracılığıyla tanıştım. Önce derginin bir okuruydum, sonrasındaysa öykülerim yayımlandı. Dergi haricinde yayınevi bazında da kitaplarını takip etmeye başladım. Öykülerim bir dosya halini aldığında kapısını çaldığım yer Edebiyatist Yayınevi oldu. Yayınevim aracılığıyla bu yılın şubat ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı “Edebiyat Eserlerini Destekleme Projesi”ne başvurduk. Yaklaşık altı ay süren bekleyiş benim için müjdeli bir haberle noktalandı.

Kitabı yayıma hazırlama sürecinde size yol gösteren, yardımcı olan bir editörünüz oldu mu?

Dosyamı tamamladıktan sonraki zamanda eserin daha da iyileştirilmesi adına editörümün çok değerli katkıları oldu. Bu anlamda gerekli yardımı aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

İlk kitabınızla hayatınızda neler değişti? Neler ummuştunuz ne buldunuz?

Heyecanlı ve ilginç bir süreç olduğunu düşünüyorum. Postmodernistler “Yazar öldü,” diye söylerler. Bu lafın haklılığına inanırım. Kapağın üstünde adım soyadım yazsa da bu öyküler artık benden çıktı. Okurlar kitabımın yaşamasına izin de verebilir, kimsesiz kitaplar mezarlığına da gönderebilir; bundan sonra söz sırası onlarda.

Telif aldınız mı?

Kültür ve Turizm Bakanlığı “Edebiyat Eserlerini Destekleme Projesi” kapsamında kitabımın onaylanmasıyla yayınevinden telif aldım.

Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Siz salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdiniz?

Bundan yıllar önce Temrin ve Ay Vakti, sonrasındaysa Edebiyatist dergilerinde öykülerim yayımlandı. Fakat değişen zamanla dergicilik dijital mecraya doğru kaymaya başladı. Bu dönüşümü takip ettim ve Oggito, İshak Edebiyat, Yazı-Yorum, Martı gibi e-dergilerde öykülerim yayımlandı.

Kitabınız yayımlandıktan sonra yakın çevrenizin, okuma-yazma uğraşınıza ilişkin tavırlarında değişiklik oldu mu? Yazıyla ilişkinizde ciddi olduğunuza ikna oldular mı? Kitap size bu anlamda bir özgürlük alanı kazandırdı mı?

Yazma ve okuma uğraşımı gören, bilen yakın çevrem bu süreçte her zaman bana inandılar. Bu nedenle aslında kitabımın yayımlanması bekledikleri bir durumdu. Tabii ki bu sürecin böyle güzel bir şekilde noktalanması, yazarlığıma olan inançlarını pekiştirdiğini düşünüyorum.

Peki, bundan sonra?

Kara Gergedan daha henüz dosya halindeyken ikinci dosyamın çalışmalarına başlamıştım. Şu an diğer dosyamda yer alacak öyküleri üretmeye devam ediyorum. Kısanın gücüne inanan bir yazar olarak bundan sonraki öykü kitabımda daha fazla küçürek öykünün yer almasını arzu ediyor ve bunun üzerinde çalışıyorum. Benim için bundan sonrası tam yol ileri.