Edebiyat ortamımız, ülkemizin hali pür melalinden farklı değil. Yani, kaos hakim. Çok fazla kitap yayımlanıyor, eleştiri yok denecek kadar az vesaire. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Ve fakat ne şekilde, nasıl olursa olsun ilk kitabın heyecanı da ayrı. Kağıt oyunu oynayanlar bilir, ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar da, tıpkı sonrakiler gibi, kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait, bize kendi yolumuzu açacak güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın?
Bu ve benzeri düşüncelerden hareketle ilk kitaplarını çıkarmış yazarlarla söyleşi yapma fikri gelişti. İlk kitabını çıkarmış her yazara sorulabilecek ortak sorular belirlemeye çalıştık. Samimiyetle sorulan sorulara verilecek sahici cevaplar, belki, ortak dertlerimizi anlamaya, birlikte düşünmeye vesile olur. Hiçbir şey olmasa bile, bir yazar dostumuzun ilk göz ağrısının heyecanını paylaşmış oluruz.

Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?
Ortaokulda hentbol oynamaya başladım. Bir üst takımın kadrosuna alınmış ve ilk kez deplasmana gitme şansım oluşmuştu ama ailemin beni Mersin’e göndereceğinden emin değildim. Ben de bir akşam acilen günlük tutmaya başladım. Sevgili günlük keşke annemler izin verse de deplasmana gitsem, öyle çok istiyorum ki, dedim ve günlüğümün kapağını kapatıp gizlemek yerine annemlerin görüp okuyabileceği şekilde ortalığa bırakıp uyumaya gittim. Sanırım ilk kez yazdıklarımı başkaları da okusun arzum ve ihtiyacım o zaman kendisini gösterdi. Belki de ciddiyetli bir şekilde o zaman yazmaya başladım. (Bu arada deplasmana gitmeme izin verdiler.)
Hep okuyan ve notlar alan biri oldum. Öncelikli isteğim ve hedefim kitabım olsun değildi. Arzum ve ihtiyacım hikâyeler anlatmaktı. Zaten okuyordum. Yazdım, çalıştım ve dergilere gönderdim. Bir kâğıt üzerinde anlattığım hikâyeleri görmek beni coşkulandırdı. Zaten bu atmosferdeyken isteğim, artık bir tutkuya dönüşmeye başladı. Ve, Haydi bakalım Özlemcim, dedim kendime ve bir öykü dosyası oluşturmak istedim.
Yazma uğraşınızı neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdınız?
Sporculuk geçmişi olan biri olarak şöyle açıklayayım. Benim için öykü yazmak, depar atmak gibi. Başlangıç noktasından finale dek en kısa sürede en iyi performansınızı göstermeniz gerekir. Bunu yaparken elbette tüm eklemlerinizi doğru açıda kullanmak, kas gücü, denge dikkat, ritim, nefesinizi doğru şekilde alıp vermek çok önemlidir. Başarılı bir depar için ise öncesinde sağlam antrenmanlar yapmanız gerekir. Tüm bunlar benim için heyecan verici. Ben de anlatmak istediklerimi benzer bir atmosferde kâğıda düşürme coşkusu, tutkusu içerisindeyim. Yazdığım karakterler de öyle sanırım. Kim bilir belki bir zaman maraton için hazırlanırım.
Yayınevini nasıl belirlediniz? İlk kitabınızın yayımlanma sürecinde neler çektiniz?
Sanırım bu aşamadaki pek çok kişi gibi dosyamı hazırlarken aklımda birkaç yayınevi vardı. Aslında dosyam bitmişti. Yine de bir kez daha üstünden geçme niyetindeyken o dönem Notos’ta “İsmim Cecilia” adlı öyküm yayımlanmıştı. Kitabın editörü Emre Bayın bu öyküyü okuyup beğendiğini, ileride bir dosya fikrim varsa haberleşebileceğimizi yazdığında zaten bastığı kitapları ve yayıncılıkta durduğu yeri sevdiğim İletişim Yayınları’na dosyamı gönderdim. Elbette bir yayın kurulundan geçtikten sonra dosyamı basacaklarını söylediler. O basılıp basılmayacağını bilmediğim süreçte belki bir miktar kendi kendimi hırpalamış olabilirim.
Kitabı yayıma hazırlama sürecinde size yol gösteren, yardımcı olan bir editörünüz oldu mu?
Evet. Emre Bayın ile bu süreçte hep iletişim hâlindeydik. Verimli bir takım çalışması oldu benim için.
İlk kitabınızla hayatınızda neler değişti? Neler ummuştunuz ne buldunuz?
Çok da bir şeyin değişmeyeceğine önceden kafa yormuş biriyim. Öncesinde yazıyordum. Hâlâ yazıyorum ve beden eğitimi öğretmenliği yapmaya devam ediyorum. Keşke soruyu “Yerin Dibinden Geliyorum”a sorma şansımız olsaydı. Bence öncelikli olarak yazardan çok kitabın yolculuğu. Sanırım çocuk ve ebeveyn ilişkisi gibi. İlk kez çocuğunuzun siz olmadan dışarı çıkması için izin veriyorsunuz ama aklınız da bir yandan onda. Pencereyi açıp ara ara dışarı bakma ihtiyacı duyuyorum. Kimlerle oynuyor, ne yapıyor, nereye gitti, uzaklaştı mı? Sorular sorular… Bunlarla birlikte elbette açıkçası insanların okuyup yorumlarını paylaşmaları çok hoşuma gidiyor.
Telif aldınız mı?
Evet, aldım.
Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Siz salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdiniz?
Daha ciddi bir şekilde 2012’de yazmaya başladım. İlk öyküm 2014’te Peyniraltı Edebiyatı Dergisi’nde, aynı sene Mesele Kitap’ta bir öyküm daha, sonraki sene bir öyküm de Notos’ta yayımlandı. Ardından çoğunlukla kültür sanat röportajları yaptığım bir dönem oldu. Öykü yazmaktan kopmamak için kendimce bir antrenman programı oluşturup o ara bir dönemliğine Notos Atölye’ye gittim. 2019’da tamamen öykü dosyama odaklandım.
Kitabınız yayımlandıktan sonra yakın çevrenizin, okuma-yazma uğraşınıza ilişkin tavırlarında değişiklik oldu mu? Yazıyla ilişkinizde ciddi olduğunuza ikna oldular mı? Kitap size bu anlamda bir özgürlük alanı kazandırdı mı?
Sadece kitabın yayımlanmasıyla değil, öncesinde de yazmaya başladığım andan itibaren kendimi hep özgürlük alanı içerisinde hissettim. Yakınlarım ve sosyal çevremde yazdığıma bir şekilde tanıklık edenler için kitap bana karşı tavırlarında fazla değişiklik yaratmadı. Belki ailemin çevresi ve dolayısıyla ailem için daha fazla değişiklik söz konusu olmuştur. Zaten bir de beden eğitimi öğretmeni olduğum için yıllar için karşılaştığım, Aaa beden eğitimi öğretmenisin ama yazıyor musun, şaşkınlıkları benim için değişik olmayan yaklaşımlar(dı). İkna sorusuna doğrudan cevap verecek olursam, evet, ikna olduklarını düşünüyorum.
Peki, bundan sonra?
Yazmak benim için gerçekten bir tutku. Yazarak yaratmak hayatımda olduğu için şükran duyduğum bir uzantım diyebilirim. Kitap yayımlanmasaydı da hep yazacaktım. Öykü dosyamı yayınevine gönderdikten sonra dijital mecra için bir dizi projesi dosyası yazdım. Hatta bir ajansla da görüşme içerisindeyiz. Bakalım… Yazıyla ilgili her alan benim için merak uyandırıcı, heyecan verici. Hep bu alanlarda olacağım.