Halil Yörükoğlu

Halil Yörükoğlu, ilk kitabı “Kaçış Rampası”nın ikinci öyküsü olan “Seni Seviyorum Suzan”da gitmek isteyip gidemeyen bir kadını resmetmiş. Gemilere, uçaklara, trenlere binip gitmek isteyen, yazgısından kaçmak isteyen Suzan’ı anlatmış. Her kadının isminde gizli bir Suzan olduğunu da bilirmiş Halil Bey. Her kadının onun gibi gitmek isteyip gidemediği zamanlar olur mutlaka. Bize daha doğmadan biçilmiş kaderi ve rolleri bırakıp gidemeyişlerimiz Suzan’da ruh bulmuş. Suzan defterine yazarmış bu hisleri. “Bir kadın birdenbire günlük tutmaya başlamışsa, ya aşık olmuştur ya terk edilmiştir”[1] diyor bir yazar, bunu da Suzan diye birine söyletiyor. Halil Bey tanıyordur o yazarı da. Kendi Suzanının kaderini de benzer eylemiş onunkiyle. Bakın Halil Bey bizi de tanıyor demiştim. Yazıp yazıp daha sonra biri okur korkusuyla onlarca defter sayfasını yırtıp atmadık mı? Yakmadık mı biz de mektupları kimse görmeden? Suzan’ın defterini de okumuş biri iki kere. Suzan’ı çok seviyormuş ama okumuş işte, sonra da defteri göğsüne bastırmış, yazılanların silinmesini istemiş. Suzan duysa yakar mı o sayfaları bizim gibi? Yakar belki. “Yük gemisinin penceresinden bakan tayfa kadar umudum yok” yazmış ya defterine, ondan belki dedim. Umudu olmayan biri yorulmaz mı? Muhakkak yorulur. Belki de yorgunluktan saklamamıştır defteri. Hepimiz defter en iyi nerde saklanır biliriz. Suzan da biliyordur da yorulmuştur.

Suzan’ın bütün m’leri kuş kanadı gibi yazıp çizmesi bile defteri okuyanın kalbine çok ağır gelmiş olacak ki “seni sevmiyorum Suzan” yazarken sivri sivri yazmış m’leri. Sevmeyişinden mi yazmış öyle, hayır. O da oracıkta kabullenmiş olanları. Bir kağıda sivri sivri m’ler yazınca değiştirebilir mi insan yazgısını? Dargınlığını deftere, Suzan’ın baktığı yük gemisindeki tayfaya, denizdeki balıklara anlatmış. Suzan’ın tayfalardan çaldığı umutsuzluğu o da ondan çalmış. Yine de Suzan’ın deftere seni seviyorum yazmasını istemiş bir kere. Umudun son aranışı. “Parmaklarında can yoktu” diyor son cümlesinde Halil Bey. Biliyoruz değil mi o yorgunluğu? Gitmek isteyip gidemeyişimizi kabullenişin yorgunluğu, umutsuzluğun yorgunluğu. Halil Bey de biliyor.

Suzan’ı, Suzan ile beraber bizi çok güzel ve duygulu anlatmış yazar. Tanıştığımıza memnun olduk Halil Bey diyeceğiz ama siz bizi çoktan tanıyormuşsunuz. Tanışıklığınızı Suzan ile ilettiğiniz için teşekkür ederiz diyelim biz de ya da kuş kanadı gibi m’ler yazabileceğimiz başka bir teşekkür cümlesi.

Rukiye Yıldız


[1] Ayfer Tunç (2011) Suzan Defter,Can Yayınları, s. 9