Edebiyat ortamımız, ülkemizin hali pür melalinden farklı değil. Yani, kaos hakim. Çok fazla kitap yayımlanıyor, eleştiri yok denecek kadar az vesaire. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Ve fakat ne şekilde, nasıl olursa olsun ilk kitabın heyecanı da ayrı. Kağıt oyunu oynayanlar bilir, ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar da, tıpkı sonrakiler gibi, kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait, bize kendi yolumuzu açacak güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın?

Bu ve benzeri düşüncelerden hareketle ilk kitaplarını çıkarmış yazarlarla söyleşi yapma fikri gelişti. İlk kitabını çıkarmış her yazara sorulabilecek ortak sorular belirlemeye çalıştık. Samimiyetle sorulan sorulara verilecek sahici cevaplar, belki, ortak dertlerimizi anlamaya, birlikte düşünmeye vesile olur. Hiçbir şey olmasa bile, bir yazar dostumuzun ilk göz ağrısının heyecanını paylaşmış oluruz.

Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?

Öncelikle bu fırsatı bana tanıdığınız için çok teşekkür ediyorum. Siz böyle sorunca tek kitapla yazar olunabilir mi diye araştırmak istedim. Ve karşıma Kayıp Rıhtım’ın şu linki çıktı: “Yeni Yazar Adaylarının Yapmaması Gereken 8 Şey”. Gerçekten güzel tavsiyeler var. Ben de bu hatalara düşmeden, hevesli bir okur, amatör bir yazandan, kitaplı bir yazana/yolun başında bir yazara nasıl geçiş yaptığımdan kısaca bahsedeyim. Benim sürecim çok net, basit ve sıralı oldu. İnişli çıkışlı duraksamalı da olsa uzun zamandır çeşitli platformlarda yazıyordum. Daha sonra, bu yazdıklarımın kendimce belirli bir olgunluğa eriştiğini ve onları okuyan kitle tarafından beğeni aldığını görünce, bir sonraki aşamaya geçmek istedim ve bir kitap dosyası oluşturdum. Bu oluşturduğum kitap dosyasıyla yayınevlerinin kapısını çaldım. Can Yayınları bana kapıyı açtı ve böylece Yankı okuyucuya çıktı.

Yazma uğraşınızı neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdınız?

Ben kurmacayı çok seviyorum, bana insan zihnindeki oyunları, odaları, gizemleri gösteriyor ve bunu derli toplu bir biçimde önümüze sunuyor. Bu düzen içerisinde yaratıcılıkla harmanlanmış öykülerin vurucu etkisi olduğunu düşünüyorum. Kısaca hem öykü okumayı hem de yazmayı seviyorum.

Yayınevini nasıl belirlediniz? İlk kitabınızın yayımlanma sürecinde neler çektiniz?

Dosyam hazır olunca kurgu öykü dosyası basan, yeni kalemlere açık yayınevlerine e-posta yoluyla gönderdim. İlk hazırladığım dosya reddedildi. Bir daha dosyamı hazırladım, tekrar gönderdim. Uzun bir süre sonra Can Yayınları çağdaş edebiyat dizisi editörü Cem Alpan dosyamın kabul edildiğine dair benimle iletişime geçti. En zoru bekleme süreciydi.

Kitabı yayıma hazırlama sürecinde size yol gösteren, yardımcı olan bir editörünüz oldu mu?

Benim çevremde öykülerimi okuyan beş değerli arkadaşım dostum var. Kitap dosyamı hazırlarken bütün öykülerimi, bazen zorla : ), okuttum. Benimle fikirlerini paylaşmaları çok faydalı oldu. Yayıma hazırlama sürecinde editörümün bilgi ve tecrübesi işleri oldukça kolaylaştırdı.

İlk kitabınızla hayatınızda neler değişti? Neler ummuştunuz ne buldunuz?

Hayatımda değişen pek bir şey yok. Umduğum ya da beklentim elbette Yankı’nın okuruna ulaşması, olumlu karşılanması, anlaşılmasıydı. Pandemi sebebiyle ne yazık ki yüz yüze bir araya gelme olasılığımız çok zor ama güzel ve olumlu geri dönüşleri duydukça çok mutlu oluyorum. Umuyorum seneye bu salgın artık geride kalır ve ben de Yankı’nın okurlarıyla bir araya gelebilirim.

Telif aldınız mı?

Evet aldım. Can Yayınları bu konuda çok titiz. Bu yüzden şanslıyım. Ben daha neyin ne olduğunu bilmeden, sözleşme elimdeydi. Hiçbir aksama olmadı.

Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Siz salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdiniz?

Ben de mutfakta başladım yazma uğraşına. Ara verdiğim dönemi atlarsam toplamda 3-4 yıl zaman geçirdim.

Kitabınız yayımlandıktan sonra yakın çevrenizin, okuma-yazma uğraşınıza ilişkin tavırlarında değişiklik oldu mu? Yazıyla ilişkinizde ciddi olduğunuza ikna oldular mı? Kitap size bu anlamda bir özgürlük alanı kazandırdı mı?

Yakın çevrem her zaman –ara verdiğim dönem dâhil– çok teşvik edici oldular. Bazen insan bir karamsarlığa kapılır ya, “acaba” der, “ne gerek var” der, “amaan” der, “boşver” der, o zamanlarımda beni bunu yapabildiğime ikna etmekten vazgeçmeyen, kendimi göremediğimde beni bana gösteren dostlarım, sevdiklerim var. Onların inancına çok müteşekkirim. Bu yüzden çevremdekiler benden önce ikna oldular diyebilirim. Kitap bunlardan sonra geldi. Yani kitap basılmasaydı benim yazma serüvenim bitmeyecekti, ama Yankı basılınca hem kendim hem de devam etmemi salık verenler için güzel bir kanıt oldu.

Peki, bundan sonra?

Yazmaya devam.