Edebiyat ortamımız, ülkemizin hali pür melalinden farklı değil. Yani, kaos hakim. Çok fazla kitap yayımlanıyor, eleştiri yok denecek kadar az vesaire. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Ve fakat ne şekilde, nasıl olursa olsun ilk kitabın heyecanı da ayrı. Kağıt oyunu oynayanlar bilir, ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar da, tıpkı sonrakiler gibi, kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait, bize kendi yolumuzu açacak güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın?

Bu ve benzeri düşüncelerden hareketle ilk kitaplarını çıkarmış yazarlarla söyleşi yapma fikri gelişti. İlk kitabını çıkarmış her yazara sorulabilecek ortak sorular belirlemeye çalıştık. Samimiyetle sorulan sorulara verilecek sahici cevaplar, belki, ortak dertlerimizi anlamaya, birlikte düşünmeye vesile olur. Hiçbir şey olmasa bile, bir yazar dostumuzun ilk göz ağrısının heyecanını paylaşmış oluruz.

Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?

On beş, on altı yaşlarımdan itibaren aklımda hep roman yazmak vardı. Yazıyordum da, sonra on dokuzumda aslında yazamadığımı anladım ve bu cehalet bir noktada sona erdi. Üniversitede öykünün biçimsel özelliklerinin bana daha uygun olabileceğine inandığım için tür değiştirdim. Yazdığım öykülerin bazıları dergilerde yayımlandı, bazıları çöpe gitti. Yayımlanan ilk öykümden bu yana dört buçuk yıl süren hazırlık sonunda bir kitaba dönüştü.

Yazma uğraşınızı neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdınız?

İhtiyaç duyduğum tecrübeyi öyküden kazanabileceğime inandığım için. Bu tecrübeyi, beni romana hazırlayacak bir basamak olarak görmedim elbette. Aksine öykünün bana kattıklarının yazının özüne dair, çok önemli şeyler olduğuna inanıyorum, hatta yazmaya romanla başlayan birinin epey geç fark edebileceği şeyler. Yine de öyküyü romandan önemli bulduğum da yok. Bana kalırsa bütün mesele o türde kimin yazdığıyla alakalı.

Yayınevini nasıl belirlediniz? İlk kitabınızın yayımlanma sürecinde neler çektiniz?

Dosyayı tamamladığımda dört yayınevi belirledim ve hepsine aynı anda yolladım. Özellikle iki yayınevinde dosyamın ciddi şansı olduğuna inanıyordum. Birkaç ay içinde iki ret geldi ve ikisi de benim olumlu yanıt beklediğim yayınevlerine aitti. Cevaplar bir paragraf ve gerekçesiz. O günlerde Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne başvurular başlamıştı. Dosyamı, yine çok önemli bir şansı olduğuna inanarak yarışmaya da yolladım, Mayıs sonunda, telefonda öykü ödülünün bana verildiği haberini aldım. Böylece, yanılmanın da sonu geldi.

Kitabı yayıma hazırlama sürecinde size yol gösteren, yardımcı olan bir editörünüz oldu mu?

Kitabı yayına Mehmet Erte’yle hazırladık. Onunla çalışmayı kendim, kitabım adına şans sayıyorum. Belirli bir zorluğu olabileceğini tahmin ettiğim süreç, sayesinde çok kolay ve verimli geçti.

İlk kitabınızla hayatınızda neler değişti? Neler ummuştunuz ne buldunuz?

Kitap yayımlanalı iki ay oluyor. Hayatımda önemli bir değişikle sebep olmasını beklemediğim için, iki ay sonunda, umduğumu buldum diyebilirim. Yazı, hayatımı değiştirecekse bile bunun çok uzun sürebileceğini hesaba katarak yola çıktım.

Telif aldınız mı?

Aldım.

Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Siz salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdiniz?

Kitabın ilk öyküsü “Yabancı” Şubat 2015’te Varlık Dergisi’nde yayımlandı. Daha sonra Notos ve Peyniraltı Edebiyatı‘nda da birkaç öyküme yer verildi. Dergilerde geçirdiğim zaman, dosyanın tamamlandığı dört buçuk yılın ilk yarısı olarak görülebilir. Çünkü ikinci yarısı, hiçbir derginin yayımlayamayacağı kadar uzun öyküler yazmakla geçti.

Kitabınız yayımlandıktan sonra yakın çevrenizin, okuma-yazma uğraşınıza ilişkin tavırlarında değişiklik oldu mu? Yazıyla ilişkinizde ciddi olduğunuza ikna oldular mı? Kitap size bu anlamda bir özgürlük alanı kazandırdı mı?

Yakın çevrem, yazı konusunda çok uzun zamandır ciddi olduğumu biliyordu. Başladığı her işten sıkılan birinin senelerce yazı yazmayı bırakmaması sanırım onları işin ciddiyetine inandırdı. Kitap yayımlandıktan sonra özgürlük alanımın daha da genişlediğini söyleyebilirim. Ama kitap yokken de hiçbir zaman yakın çevremin sebep olduğu bir güçlükle karşılaşmadım.

Peki, bundan sonra?

Şu sıralar bir roman yazmaya çalışıyorum. Üzerinde düzenli bir biçimde çalışsam bile birkaç yılda tamamlanacak. Yine de yazmak istediğim şeyin bir roman olduğundan şüphem yok.