Anayurt Oteli ve Aylak Adam romanları ile edebiyatımızın en önemli isimleri arasına yer alan Yusuf Atılgan, bugün zevkle okuduğumuz çoğu yazar gibi edebiyat yolculuğuna şiirle başlar. Yayımlanması için dergilere yolladığı şiirler her şiir heveslisinin başına geldiği gibi olumsuz cevaplar da alır. Yazarın gün yüzüne çıkmamış şiirleri daha önce Kitap-lık Dergisi‘nin Eylül-Ekim 2015 tarihli 181. sayısında Mehmet Can Doğan tarafından “Yusuf Atılgan’ın Şiirleri” başlığıyla yayımlanmıştı. Ayrıca Can Yayınları etiketi ile çıkan Siz Rahat Yaşayasınız Diye isimli kitapta yazarın hiçbir kitabında olmayan şiirler, notlar ve bazı taslaklar yayımlandı.
Atılgan’ın Yedigün Dergisi’nde yayımlanan ancak yazarın sağlığında ve ölümünden sonra hazırlanan hiçbir kitab(ın)a girmeyen şiirlerini bulduk. Bildiğimiz kadarıyla, bu şiirler bugüne kadar herhangi bir çalışmanın konusu olarak da gündeme gelmiş değil. Şiirler nitelik olarak değilse de edebiyat tarihi ve Yusuf Atılgan’ın edebiyatı açısından önemli. Şiirlerinin yanısıra gönderdiği eserler için Yusuf Atılgan’a verilen cevaplar da mevcut. Yazarın ismini ilk olarak Yedigün’ün 31 Mart 1941 tarihli sayısında görüyoruz. Yedigün’e gelen yazı ve şiirleri değerlendiren kişi “Gönderdiğiniz mektup ve yazılarda adresiniz bulunmadığı için cevap vermekte mazur olduğumuzu lütfen kabul ediniz.” diye başlıyor yazısına.
Ardından derginin 21 Nisan 1941 tarihli sayısında yazarın Yusuf Ziya Atılgan olarak imza attığı Huduttan başlıklı şiirini görüyoruz:
“Anne! çiçek açtıysa
Bağda bensiz bu bahar,
Korkma gönlümde benim
Açan binbir çiçek var.
Huduttan yurt kokusu
Gelir, bana yasemin
Onlardan daha büyük
Yurda yaptığım yemin.
Bensiz yalınız ise
Tarlada çiftle, çubuk
Sınırı bekliyorum
Merak etme, bir şey yok.
Doğarken sen yapmıştın
Başımı yurda adak,
Şimdi yiğit oğluna
Vereceksin sen de hak.
Yolumu beklemesin
Kara gözlü Ayişem
Bugün yurt kaygusundan
Yoktur başka endişem.
Anne biliyorsun ki,
Dünya bize mal olmaz
Erlerden geri kalsam
Sütün de helâl olmaz.
Kanımda her bir Türkün
Kaynıyor asil kanı
Gece gündüz sınırda
Bekliyorum vatanı…
Anne büyük ordunun
Yaklaşıyor düğünü
İleri yürüyünce
Başlıyacak “İnönü”.
Anne belki oğlunun
Sana son selâmı bu
Ağlama almaz isen
Bir ikinci mektubu.”
5 Mayıs 1941 tarihli sayıda Cellât başlıklı kısa bir şiir çıkıyor karşımıza, yazarın soy ismi “Atılğan” olarak geçiyor bu şiirde:
“Ne iç ağrısı durdu, ne de tükendi derdim,
Gizli gözyaşlarımdan her gün bir çiçek derdim,
Iztırabımı ona bir buket diye sundum
Yarap, neden kapanmaz yaralara dokundum?
Neden sunduğum meyin ezelî bir mestiyim,
Sevdanın müşrikiyim, aşkın putperestiyim,
Bence hicran, husrandır aşkın vefanın adı,
Niçin hakikat oldu tek hülyamın celladı?..”
12 Mayıs 1941 tarihli sayıda daha evvel Kitap-lık Dergisi’nin 183. sayısında Necati Tonga’nın gün yüzüne çıkardığı Arabacının Aşkı başlıklı öykü yer alıyor.
26 Mayıs 1941 tarihli sayıda Uyu başlıklı şiir yayımlanmış, yine “Yusuf Ziya Atılğan” imzasıyla:
“Uzaklarda bir saat on ikiyi çalıyor,
Bulutlar bile yorgun yerlere alçalıyor
Ay, suda yıkanıyor, renkler yakıyor suyu
Rüzgâr seni okşuyor bırak artık uykuyu.
Hayaller titreşiyor, renk renk mavi, siyah, mor,
Titreşen su bağrında ay sevdayla yanıyor,
Işıklar su koynunda gümüşten birer kuyu
Bak mehtapta uyuyor, uyanma yavrum uyu.
Saat, ilerleme dur, bu an bu dakka dur,
Gece, mehtapla rüzgâr ve sevgilim uyuyor…”
28 Temmuz 1941 tarihli sayısında ise “Zonguldak’ta Bay Yusuf Ziya Atılğan’a” başlığı ile yer alan ve cevaplayan kişinin “Her zaman yazılarınız üzerinde o kadar yorulmalısınız ki okuyanlar asla yorgunluk duymasınlar. Sanatın da sırrı bundadır.” ifadelerinin yer aldığı ve Atılgan’ın Kırık Kanatlar ve Değişen Oyuncak başlıklı şiirlerinden bahsettiği kısa cevap yer alıyor. Bu iki şiir yazının başında bahsettiğim gibi Kitap-lık Dergisi‘nde yayımlanmıştı.
Elbette Yusuf Atılgan’ı Anayurt Oteli ve Aylak Adam gibi kıymetli eserlerle anıp okumaya devam edeceğiz. Ancak edebiyatımız için kıymetli olan isimlerin ilk eserlerinin izini sürüp bulmak, bu sürece çok uzak bir gelecekten de olsa şahitlik etmek heyecan verici.
Devrim Horlu