Bu şiirde Eren geçirmemek için uğraşacağım!(*)

(Sensiz ofis mobilyası olarak alınıp
Evde kullanılmak zorunda kalan eşyalara.
Zorunda kalan eşyanın kadri kıymetini bilemedim.
Sensiz gece yarısı bütün arabaları çalınan
Bir galericiye dönüştüm.
Sensiz siyasal İslam bile değil Neosafi metinler.
Sensiz Tokat’tan başlayan bir devrimin Dudullu’da
Bir karabasan.
Sensiz koca bir hiçlik Türk şiiri.
Sensiz Türk şiiri diyememek. Türk de diyememek.)

Buraya sarf malzemelerini koymak.
Rut ziyaretlerimin kamaşır olmaması. Bi türlü kamaşmaması.
Artık satamamam. Yazamamak. Mamak.
Mamak neyi anlatır.
Bir askeri mevzu değil, solcular hiç değil.
Anmamak için Fayrap Ağustos 2009’tan beri uğraşmak.
Puşkin’in bir kadın için yarın Çankırı’nın Eldivan ilçesinde
düello yapacak olması gibi.
Anlamsız, zamansız bir şey.

Çok uğraştım kedimle.
Aslında kendimle uğraştım.
Sensiz dış cephe boyasına döndüm, sıvası akmış, ustanın ruloya iyi sürmediği.
Ustanın adi bir rulo kullandığı.
(Rulonun şiirde geçmesi ne harika.)
Ustamın kullandığı bütün ruloları tüm sevdim.
İyi bir usta, iyi bir ruloyu açmadan da.
İyi ruloları severek şiirde geçirdim.
Tokatlıları hep sevdim. Zilelileri de.
Sensiz ekşi bir çemen kokusuyum artık Eren.
Safiyane bir tabirle imge yaratamadım bu şiire.
İçindeki boşlukları doldurma telaşında olabilir mi biri.
Siyasal bile İslam’a doğmamış biri.
Küfredebilmeyi beceremeyen biri.
Biri olarak sen.
Aramızda olmayan aramız.

Rut’umu henüz tamamlamış, günlük hedeflerime ulaşmıştım.
“Ama babacığım” demeye kalmadı Fikret Kızılok çalıyordu.
Henüz üzülmedim.

(*) “Sana bir şarkı anlatacağım. Ama aramızda kalsın.”
Akrep Sırtı adlı öyküsünden – Bora Abdo

Olcay Özmen