O yıllarda barış, dostluk kavramları dile düşmemişti daha. Ulus, dil, din ayrımı olmadan sadece insan olduğumuz için birbirimizi sevmemiz gerektiğinden söz eden yoktu. Belki vardı da biz sesini duyamıyorduk. O yıllarda Ayvalık’ta Türk ve Yunan toplumlarının ortak acılarını dile getiren, çevirileri, romanları ile birbirimize ne de çok benzediğimizi bize hissettiren bir yazar vardı. Geylan Kitabevi’nin sahibi Ahmet Yorulmaz. Ayvalık’ın tek pasajındaki yeri, bizler için “Ahmet Abi’nin kitapçı dükkânı”ydı, yabancılar ve turistlerse Geylan Kitabevi diye bilirdi. Uzun yıllar başımı kaldırıp bakmadığım için adını çok sonra fark ettim. Kırtasiye malzemesi de satmasına karşın gerçek bir kitabeviydi. Hani şu kapısından girer girmez kitap kokusu duyduklarımızdan. İstediğin kitaba dokun, sayfalarını çevir, oku. Ahmet Abi’ye konusunu, yazarını, aklına geleni sor. Siyah çerçeveli gözlükleri, yüzünde ciddi ifadesi ile sana uygun olanı önerecektir. Eminsin bundan. Bir çocuğa, gence bundan büyük iyilik olur mu? İlkokul beşinci sınıfta olmalıyım, Ahmet Abi’ye babamla birlikte gittik. Beni tanıtırken “kitap okumayı çok sever” dedi babam, “bundan sonra gel, istediğini seç buradan, Ahmet Abi sana önerir” diye ekledi. Kişisel tarihimde kitaplarla dostluğumun ilk günü kaydını düşecektim sonradan. Ahmet Abi bir gün elime Taras Bulba’yı, bir başka gün Cahit Sıtkı’nın Otuz Beş Yaş’ını, John Steinbeck’in Bitmeyen Kavga romanını tutuşturdu.

Ahmet Yorulmaz Ayvalık’ın, tarihinin, mimarisinin, poyrazının tanığı; mübadelenin, göç acısının çevirmeni, edebiyatçısıdır. Bir edebiyatçı için ömrünü yazıya adamak şaşırtıcı değildir elbette. Ama yazdıklarında bir kente başrolü vermek, geçmişini araştırmak, yanlış bilgileri düzeltmek, ortaya çıkarmak, gelecek kuşağa sunabilmek pek de alışık olmadığımız bir durumdur. Bildik deniz, kum, güneş tatillerinin arkasını doldurabilmek, yaşadığımız, seyahat ettiğimiz kenti tarihi dokusu, mimarisi, insanları ile de tanımanın yolunu açmak kolay değildir. Gerçek bir yazın emekçisi, Ayvalık sevdalısı, gönül insanı Ahmet Yorulmaz, Ayvalık doğumludur. İzmir, İstanbul ve Ayvalık’ta gazetecilik yapmıştır. 1963 yılında Geylan Kitabevi’ni kurmuş, otuz üç yıl kitapçılık yapmıştır. Romanları, çevirileri ile edebiyat çevrelerinde tanınan bir yazardır.

Ahmet Yorulmaz (Fotoğraf: Nilgün Kaya)

Ayvalık’a gelen şairlere, yazarlara, ressamlara, gazetecilere, araştırmacılara, yardım isteyen herkese ev sahipliği yapar. Ayvalık’ta yaşayanlar farkında mı bilmiyorum ama bir edebiyatçının ev sahipliğini yaptığı bir kentte yaşamak ayrıcalıktır. Ahmet Yorulmaz’ın adı, bir parka verilmiş. Duyarlı, yerinde bir girişim, ama Ayvalık’taki taş Rum evlerinden birine kurulacak bir “Ahmet Yorulmaz Kütüphanesi” de gönlümden geçer.

Son kitabı, Bizim Zeytinyağlı Yemeklerimiz adıyla Tarlakuşu Yayınları tarafından yayımlandı. Renkli, ahenkli, insana yaşama sevinci veren, Egeli olmayı, olabilmeyi, kalabilmeyi anımsatan bir kitap. Yanında bir DVD ile satışa sunulmuş. Güzel bir müzik, Cunda pazarında otlar, sebzeler… Mutfakta ruhunu yemeklere katan güzel insanlar. Bir edebiyatçı, anımsama, tarih, dokunuş, tını, ses, lezzet, koku; hepsi edebiyata ve insana ilişkindir.

Aysun Kara