Edebiyat ortamımız, ülkemizin diğer ortamlarından farklı değil. Yani, kaos hakim. Çok fazla kitap yayımlanıyor, eleştiri yok denecek kadar az ve sair. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Ve fakat ne şekilde, nasıl olursa olsun ilk kitabın heyecanı da ayrı. Hem, kağıt oyunu oynayanlar bilir; ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar da, tıpkı sonrakiler gibi, kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait, bize kendi yolumuzu açacak güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın?
Bu ve benzeri düşüncelerden hareketle ilk kitaplarını çıkarmış yazarlarla söyleşi yapma fikri gelişti. İlk kitabını çıkarmış her yazara sorulabilecek ortak sorular belirlemeye çalıştım. Samimiyetle sorulan sorulara verilecek sahici cevaplar, belki, ortak dertlerimizi anlamaya, birlikte düşünmeye vesile olur. Hiçbir şey olmasa bile, bir yazar dostumuzun ilk göz ağrısının heyecanını paylaşmış oluruz.
Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?
Demir Ökçe’ye sahip olabilmek için bir sahafa evden üç çuval ders kitabı taşımak. Bir gecede İnce Memed’in bir cildini bitirmeye çalışmak. Bir kitap heveslisiyken yazmaya başlamak.. Edebiyat öğretmenimin ‘güzel olmayabilir ama benim’ dedirtmesi.. Yaratma isteği.. Yazmak. Dert.. Yazmak ama kitapsız.. Anlatmak.. Dert ‘bir kitabım olsun’ oldu.
Yazma uğraşını neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdın?
Anadilim Arapça. Annem ‘hke’* derdi hep susardım. Az da olsa şiirde anlatmaya başladım. Hikâye ederek devam..
*anlat, konuş, hikâye et
Yayınevini nasıl belirledin? İlk kitabın yayımlanma sürecinde neler çektin?
Dosyamı iki yılda oluşturdum. Acelecilik bu ya hemen bir yayınevi. Noktürn’den basılan kitapların kaliteli olduğu bir gerçekti. Yayınevi sahibi Harun Atak’a dosyamı yolladım. Bana gelen cevapta yayınevinin nitelikli işler yapabilmesi ve ayakta durabilmesi için kitapları yazarlardan aldıkları katkı parasıyla (bazı yazarlar hariç) bastıklarını, dosyam üzerinde biraz daha çalışıp son haliyle gönderirsem bir ay içinde yayınlanabileceği yazıyordu. Dosyamın son halini ve katkı payını gönderdikten yedi-sekiz ay sonra kitap çıktı. Bu süreci iki maddede özetleyeyim.
1. a) Süreç bir sabır testiydi.. Beklemek. Stres. Vazgeçme isteği. Hevesin kaçması. Güvensizlik. Sabır.
2. b) Bu süreçte dergilerde ve internet sitelerinde birçok öyküm yayımlandı.. Kitap çıkmadan okurlara ulaşmak olumlu bir durum. Özellikle defalarca red yediğim 14 Şubat Dünyanın Öyküsü dergisinde bir öykümün yayınlanması bu süreçte oldu. Sabrın sonu..
Kitabı yayıma hazırlama sürecinde sana yol gösteren, yardımcı olan bir editörün oldu mu? (Eğer olduysa, editöründen razı mısın?)
Süreçte bana yol gösteren öncü dostlara teşekkür etme zamanım geldi.. Mehmet Oğuz Yenidünya, Hüseyin Peker, Ahmet Günbaş, Nevruz Uğur, İsmail Afacan, Mustafa Çavuşoğlu. İsimleri geçmese de ‘onlar kendilerini biliyor’ grubu dostlarım.. Hepsi sağolsun.
Editörüm Harun Atak sonucu iyi ve kaliteli yaptı. Kitabı görenler editöryel çalışmayı beğenecektir.
İlk kitabınla hayatında neler değişti? Neler ummuştun ne buldun?
Öykülerimin okura derli toplu ulaşacağı bir çalışma, eşime adanmış bir değer, yaşadıklarımın –yaşamadıklarımın bir belgesi, ‘Abe güzel öykülerim var’ diyebileceğim bir kitap Yeşil Çingene.
‘Güzel olmayabilir ama benim.’
Telifini alabildin mi/alabilecek misin?
Yakında evet..
Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Sen salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdin?
Öykülerimi iki yıldır dergilere gönderiyorum. Mutfakta daha fazla durmam gerekiyor. Bu yüzden çalışmam gerek.
Kitabın yayımlandıktan sonra yakın çevrenin ve ailenin yazmak/okumak uğraşına bakışları değişti mi? Yazıyla ilişkinde ciddi olduğuna ikna oldular mı? Kitap sana bir özgürlük alanı ya da dokunulmazlık zırhı kazandırdı mı?
Pek değiştiğini sanmıyorum. ‘En yakın zamanda kitabı okumak için sabırsızlanan’ birkaç kişi var yakın çevremde o kadar. Özgürlük alanı, dokunulmazlık meselesi bu ülkede sıkıntılı. Geçelim.
Peki, bundan sonra?
Yalnızca okumaya-yazmaya harcanacak zamanlar satın alabileceğim bir zenginlik istiyorum bundan sonra.
İkinci kitap için on yıl bekleyeceğim.