3.Ağustos.15
Pencereler açık, evin tüm pencereleri. O kadar sıcak ki, içeri giren/girecek olan bilumum kanatlıya razıyım. Çok erken bir vakitte uyanıyorum her zamanki gibi. Çöp toplayanların uyuyanları rahatsız etmemek için sakince çalıştıklarını duyuyorum, sonra bakıyorum: Sus işareti yapıyor çocuğun biri, yanındaki daha çocuk olana. Çöplerin içinden pet şişeleri, kartonları ayıklayıp arabalarına atıyorlar. Sessizce gidiyorlar.
Bu dünya, büyük bir çöplüğe benziyor en çok.
5.Ağustos.15
Sina Akyol, çoh sevdiğim şairlerdendir. Salyangoz İlmi’ni –nasıl olduysa– kaçırmışım. Kitap, kıvrılmaktan ve altı çizilmekten yoruldu. İki numune:
‘Bize kaldık’ şiiri
Şadiye onları
Tığ ile ördü:
Mahir hem Başak
doğdu büyüdü.
Sonra biz
bize kaldık;
çay içtik..
çaylar içtik;
kekreydi; kekre dedik
evlatsız kahvaltıya.
Budur ağzımızın
sefası.
6.Ağustos.15
Doğru düzgün bir kaynak gösterilmeyen, yapılan araştırmalara göre diye başlayan haberlerin birinde okuyup not almışım: Siyah-beyaz televizyon ve filmler izleyen eski kuşağın siyah-beyaz rüya görme olasılığı varmış; renkli ekranlarla büyüyenlerin siyah-beyaz rüya görme ihtimali pek zayıfmış.
7.Ağustos.15
Gene Salyangoz İlmi’nden:
‘Saygı’ şiiri II
İki göğsün içindi;
iki rekât
namaz kıldım.
* * *
Ne zaman gece geç vakitlere kadar uyuyamayıp ramazan davulcusunu duysam, Cemil Kavukçu’nun Yalnız Uyuyanlar İçin öyküsü düşer aklıma (hatta kendi kendime eğlenirim her seferinde, Yalnız Uyuyanlar’dan sonra es verip vurgulu bir İçin eklerim sonuna).
* * *
Bence güzel tabelalar:
VEZİNLİ SOKAĞI (Ankara)
NEŞE SK. ARALIĞI (Ayvalık)
HAYAT CAD. ARALIĞI (Cunda)
KAKTÜS SOKAK (Bergama)
DİLSİZDERE ÇIKMAZI (Kınık)
* * *
O zaman, bu dünlüğün müziği de Nereye Sokağı olsun…
Onur Çalı
Gökyüzüne çıkaran merdiven fotoğrafı: Nesrin Ermiş