callahan_barbara
Fotoğraf: Harry Callahan

Kollarını gökyüzüne kaldırıp güvercinlere doğru koşmaya başlıyorsun. Onlarcası kanatlanıp havalanıyorlar gelişinle, meydanı toz duman basıyor. Seni gözden yitiriyorum. Yerimden kalkıp gittiğin yöne doğru sık adımlarla ilerliyorum. Kaldırımda karşıma çıkıyorsun. Bir sokak köpeğini takip ederek yanımdan süratle geçip gidiyorsun. Ne kadar büyümüşsün. Eylül’ün yedisinde dört yaşına basacaksın. Gittikçe babana daha çok benziyorsun. Sana mavi gömlek ve boyu dizlerini aşan kısa bir pantolon giydirmişler. Saçların yandan ayrılarak taranmış. Çocuk parkındaki en güzel çocuk sensin.

Balonlarıyla çıkagelen satıcı aklını çeliyor; adamın önünde, ayakta dikili kalıyorsun. Hemen bir uçan balon satın alıyorum, cesaretle yanına ilişip “Merhaba,” diyorum; sesim yaşına inip çocuklaşıyor. Balonu sana uzatıyorum, bana doğru atılıyorsun, elin elime değiyor, hiç bu kadar yakın olmamıştık. Kalbim güm güm çarpıyor. Seni daha iyi görebilmek için güneş gözlüğümü çıkarıyorum; işte o zaman kim olduğumu anlamış gibi kaşlarını çatıp yüzüme uzunca bakıyorsun. Neredeyse her şeyi sezdiğine inanacağım; babanın bazı günler neden eve geç saatlerde geldiğini bildiğine. Girişiyorum: “Bir tane de kırmızı balon alalım mı?” Kırmızı balonun ipini aceleyle koluna doluyorum. Dudakların aralanıyor, aralıktan boğuk, kısa bir çocuk kahkahası fırlıyor. “Daha ister misin?” Bekliyorsun; beni kabullendin. “Ama önce eve gidip para almamız gerek. Hadi gel.” Sana doğru elimi uzatıyorum. Alnımda beliren ter damlası, yaprağın üzerinden kayan yağmur damlası gibi yavaşça aşağı iniyor. Yutkunuyorum; “Evim hemen şurada.” Yalandan ilerideki apartmanları işaret ediyorum. Parmaklarımı izleyip “Orada Efe oturuyor.” diyorsun. Heyecandan sesim çatlıyor; “Öyle mi? İstersen gidip Efe’yi de görürüz, olur mu? Hadi gel. Lütfen.” Elim boşlukta sallanıyor. Ekliyorum; “Evdeki parayla on tane daha balon alabiliriz.”

Bana doğru bir adım atıp elimi tutacak oluyorsun, solgun güneş sahne ışığı gibi tam üstüne düşüyor, cayıp yaygarayı basıyorsun. Haykırmanla uzaktaki banklardan birinde oturan ve annen olduğunu bildiğim kadın elindeki gazeteyi yüzünden indirip ayağa kalkıyor.

Güzin Tanyeri

Filika dergisinde yayımlanmıştır.